RABBİİ
Rabbii Haber

Dinden döndürmek

 

DİNİNİZDEN DÖNDÜRMEYE ÇALIŞIRLAR
     
Sizi dininizden döndürmeye çalışanlar, sizinle mücadele etmekten vazgeçmezler. Kafirler, hakikati görmeyenler, hakikatin üstünü örtenler, yakından uzaktan düşmanlar, kendileri kaybettikleri gibi sizi de kaybettirmeye çalışanlardır. Onlar sizin kaybetmenizi istese de aslında herkesin kazanması gerektiği doğrusudur. 
İslam üzere, sizin dininizden, sizin düzeninizden, daha doğrusu Allah'ın dininden, Allah'ın düzeninden bahsediyoruz. Bu dünya üzerinde kurulan nizam, intizam, barış ve uyum ile yerle göğe, canlıya ve cansıza kadar olan bütün unsurların bir uyum içinde tıkır tıkır işlediği düzenden sizi koparmak isterler. Sizi anarşist, terörist, bozguncu veya fitneci yapmak isteyenler vardır. Ancak burada hiç kimse kazançlı çıkmaz. Zaten çoğu kez başaramazlar, sadece Allah'ın onları imtihan etmek için açtığı dar bir alanda oyun oynarlar, Allah'ın izniyle. Kendilerince doğru olduklarını düşünürler, haşa! Her şey kontrol altında, ona rağmen dar bir alanda fırtına koparıp dururlar. Hala kaçıncı asırdayız? Allah'ın yarattığı sistem devam ediyor ve ona tabi oluyorlar. Allah'ın ayetlerinden yararlanıyorlar, ancak sosyal ve toplumsal alanda imtihan için açtığı dar alanda maalesef sapkınlıklar yaşanıyor. İnsanlığa hiç yakışmıyor. Hatta sürekli olarak sizi kendilerine benzetmeye çalışırlar. Bu bir hile, iblisin intikam peşinde olduğu bir iş. Sanıyor ki Adem yüzünden, halbuki kendi yüzünden. Adem'in soyundan intikam almak. Allah dilemeseydi başarılı olamazdı. Allah, ona da bir imtihan olarak "hadi bakalım, yürü bakalım" diyor ve onun taşeronları, küresel şirketler, devletler, dini topluluklar ve benzerleri işi sürdürüyor. Ve bunu daha da çok toplumun zayıf halkaları, çocuklar, gençler, kadınlar ve nihayetinde erkekler üzerinden yapıyorlar.
 
Çocuk dediğimizde hem erkek hem kadın anlamında kullanılır. Ve sanki onlara bir şey veriyorlarmış gibi bir yanılgıya düşülür. Oysa şeytan aldatır, bir şey vermez, alır. Ancak insanlar da bu etkiye kapılıp onun tuzağına düşerler. Mesela bayramlarda bile "şunu şuna verdik, bunu buna verdik" gibi ifadeler kullanılır. Ulusal egemenlik adı altında yapılan çocuk bayramı gibi. Çocuklar bundan habersizdir. Aslında bu ulusal egemenlik bile değil, uluların egemenliğidir. İçeriden ve dışarıdan belirlenen ve değiştirilemeyen kurallardır. Bu darbeci sistemle gelmiştir ve hala devam etmektedir. Ve hala iktidardadırlar, aynı ilkeleri savunurlar. Bu çocukları kandırmak için bir rüşvet tuzak. Ne alakası var. Bunun gibi gençlik te aynı şekilde. Kimi anıyor? Allah'ı değil. Kimi zikrediyor? Resulleri değil. Milli lideri, milli kahramanı, milli şefi anıyor. Peki tamam, Allah ve Resulünün izinden gitse baş üstüne. Ancak gençler buna rağmen burda istismar ediliyor.  "Hadi gel gençler" denir, ama gençler gaza kolay gelir. Şu anda hangi gençlik, hangi kuşak işte X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağı gibi ifadeler kullanılır. Düşün gençlerin yakasından.
 
Çocuklar ve gençler yetmezmiş gibi, kadınlara da seçme hakkını verdik derler Allah vermemiş gibi, değil mi? Evet, doğru. Peki, Allah'ı seçme hakkı ne oldu? Sana seçme ve seçilme hakkı verdik. Allah'ın seçme ve seçilme hakkı, üst yönetici olarak, Rabb olarak seçilme hakkı ve kadınların O'nu srçme hakkı noldu? Anayasal değerleri belirleme hakkı ne oldu? Bunlar kendilerince elinden alındı, başka otoritelere verildi. Şeytanın oyunları işte. Şeytan, taşeronları aracılığıyla, beşeri batıl ideolojiler aracılığıyla bunları yapar. 
 
Laik sistem bunlardan biri, diğer yansımaları da mesela demokrasi vb. Egemenlik halkın denir, öyle gösterilir, oysa dediğim gibi gerçek değil, bir hiledir. Anayasa yapabiliyormu tümden? Bir şeker gibi sunulan demokrasi şekeridir. Asıl yönlendirenler ise küresel emperyal güçler ve onların yerli işbirlikçileridir. Küresel emperyalizm ve onun arkasındaki iblis şeytan en büyük tuzaktır. Bu tuzaklar, şu anda en büyük engeldir insanlık için. Örneğin laik düşünce sistemi. Adeta çocuğun ebeveyninden ayrıldığını düşünün. Ebeveyninden ayrılan bir çocuk, içinde ne büyük dram yaşar. Ebeveynin çocuğa olan şefkati ve koruyuculuğu, temel olarak Allah'tan gelir. Allah, bu duyguları ve görevleri yerine getirmek için onları insana yerleştirir. Şeytan taşeronları kullanırken, Allah da kullarını görevlendirir ve emirleriyle, doğal bedene yerleştirilen duygularıyla bu görevi yerine getirtir. O, Allah'tandır... 
Halkı Allah'tan koparmak ve beşeri batıl ideolojileri araya sokmak, tamamen ayrıştırmak, kıyaslanamayacak kadar korkunç bir zulümdür. Bunun büyüklüğü kıyaslanamaz. Elbette kıyaslanabilir mi? Bu, insanların ve halkın en değerli hayat damarını koparmaktır. Bundan daha büyük bir zulüm olamaz. Bugün dahi geleceğini çalmaktadır, özellikle gençlerin değil, tüm toplumların, dünyanın ve canlıların geleceğini. Bu, sizi dininizden döndürmek için sürekli çalıştıklarını ve bundan hiç vazgeçmediklerini gösterir. Dünyanın yapısı bunun üzerine kuruludur. Hak ve batıl mücadelesi üzerinde duruyoruz. Bu yüzden dikkatli olmalıyız. Kendimiz, ailemiz, çevremiz, ülkemiz ve hatta tüm insanlık mümkünse bu tuzaktan, bu zorluklardan kurtulmalı. Peki, bunu nasıl başarabiliriz? 
 
İşte şu anda görüyoruz, yollar yapıldı, köprüler yapıldı. Denizaltında kıtalar birbirine bağlandı. Havayolları, havaalanları, hızlı trenler ve demiryolları, gemiler, bölünmüş yollar inşa edildi. Bu güzel, elbette güzel. Ancak bu yeterli değil. İşte burada bürokratik engellerin önüne geçildiği gibi, cennete giden yola da engeller kaldırılmalıdır. Karayoluyla, havayoluyla, deniz yoluyla, hızlı trenlerle güvenli ve rahat bir şekilde geleceğe yolculuk yapmak istiyoruz. İnsanların dünyasından, düşüncelerinden çıkarılan bu geleceği kazanmak istiyorsak, bu altyapı çalışmalarının da yapılması gerekmektedir. Hem yapılması gerekmekte. Bu, hem talep eden hem talep edilen taraf arasında iki yönlü bir durum. Dolayısıyla, ağlamayan çocuğun emziğin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya imtihan dünyası, zorluklar dünyasıdır. Aksi takdirde senin gençlerin de çalınır. İiçeriden ve dışarıdan düşmanlarca gasp edilir. Kuşlar kurtlar kapar, böyle olur. 
Burda sadece dünya geleceğine değil, aynı zamanda dünya ahirete, ahir ebedi geleceğine daha çok odaklanmalısın. Dünyadan da nasibini kesmemelisin, bu günden de nasibini kesmemelisin. Ancak daha çok yarına yatırım yapmalısın çünkü, yarın senin için daha önemlidir ve zaten bugün yaşayacak kadar rızkın vardır. Akıllı olmalıyız. Bu nedenle, altyapı çalışmalarını hem ahirete dönük hem de geleceğe dönük yapmalıyız ve bunların yapılması için talepte bulunmalıyız. Bu önemlidir ve bürokratik engeller kaldırılarak bu yatırımlar da yapılabilmelidir. Önceden aynı ülke, aynı imkanlar, aynı kaynaklar varken bu imkanlar nereye gidiyordu? Yıllarca aşılamadı bürokratik engeller. Şu anda mümkün. Bundan daha iyisi de mümkündür, daha iyisi mümkündür. Daha da güzeli işte, geleceğe giden yollara engel olan laik bürokrasiyi ortadan kaldırmak gereklidir. Bu engelleri aşmak, yolları temizlemek için çalışmalar yapılabilir. Dağları deliyorsun, engelleri aşıyorsun, yolları temizliyorsun ve çağdaş, muasır yollar inşa ediyorsun. Aynı şekilde, daha güçlü ve elzem olarak cennete giden yolların da açılması, kolaylaştırılması gereklidir. Bu hizmet önemlidir. 
 
Eğer birileri dinimizden bizi uzaklaştırmak için çalışacaksa, biz de tedbir almalı, önlem almalı, hazırlık yapmalı ve bu mücadelede direnmeli, dayanmalıyız. İşte bu, direniş ve dayanışmanın adıdır sala. Bu bir araya gelme, cami, çalışmanın organize edilmesi için insanların ara ara bir araya geldiği bir içtima şeklidir. Cumalar da bu birliktelikte bilgilenme ve talimatların verildiği haftalık toplantılardır. Asıl olanı, tezahürü de hayatın içinde gerçekleşir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol