RABBİİ
Rabbii Haber

Rabbca Takdim

RABBCA TAKDİM

 

Latincede geçen alfabeler arapçada geçenlerdir veya geçmeyenleride nasıl osmanlıca tarzıyla şekillendirebiliriz diye düşündüm. Buda en son şu anda güneydoğuda biliyorsunuz latinceye geçiş söz konusu oldu. Bazen bazılarıyla böyle bir mukavelemiz oldu. Neden yani bunca mücadeleler verildide latinilerle mücadele verilmedi. Hiç alın teri dökmeden baktık latince orda hakim oldu. Peki türk kardeşlerime neden böyle tahammülsüzlük? Tamam herkes haggını arasın, kendi dilini fakat latinceye bu kadar tahammül nerden! Yani o latini harfler kök harflerimi değil, türkçedekilerde değil. Öyleyse külli bir çözüm nasıl olacak bunu ben sunmuştum. Burda işte elif, be, te yi biliyorsunuz. Osmanlıcada işte altta üç nokta bunu bizde kullanacağız. Aynı zamanda şöyleki biz zaten merkezde bildiğimiz Gur'an arapçasını ancak Gur'an arapçasının  mütemmimi olarakta arapçanın sade kısmını değilde çağdaş arapça şu bu  şiiveler, onun yerine osmanlıcayı ikame ederek yani şu kültürümüzle bizim tebliğcilik işimiz merkeze konamayacak yoksa. Bu bağlamda osmanlının kullandığı harfleride kullanacağız. Belki orda olmayanlarıda gene buraya ekleyeceğiz. Osmanlıcayıda farsça tesirinden kurtaracağız.

Osmanlıca her ne kadar arap alfabesini kullansada aynı zamanda fars alfabesinide kullanıyor vede yalın tarzı farsidir. Yani harekeler, sesliler harfle ifade ediliyor ve hareke kullanılmıyor. Çağdaş arapçadada hareke kullanılmıyor. Buda ayrı bir sıkıntı zaten ama biz hareke kullanacağız. Türkçeden veya herhangi bir dilden sesli harflerin çıkartılması demek o dilin zorlaştırılması demektir. Bu çağda bu, bu kadar olamaz olmamalı. Bu bağlamda biz hareke kullanacağız. Mesela ğayın (غ ) türkçeye g diye geçmiş peki o zaman yumuşak ğ'yi nasıl ifade edeceğiz? O yüzden olduğu gibi kalmalıdır. İngilizcede bazen sesli harflerde yok, sessiz harflerde yok ama dünya dili olmuş. Diyoruzki dünya dili olabilmek için aslında herşeye bir cevap verebilmemiz gerekir Ve biz bu dili öyle bir geliştirmeliyizki hem Gur'an merkezli olsun hemde her kültüre bir kapı aralasın. Onlarda orda kendini ifade edebilsinler. Ancak merkeze konulduğu zaman bir anadil ve bir küresel dil olabilir. Bunu sağlayabilirsek insanlar doğrudan kendini Gur'anla irtibatlandırdığı gibi dünyayıda irtibatlandırmış olacak. Aslında dil dinin temelidir. 'Hagg dini Gur'an dili'dir.

Burda biz tabiki dil düşmanlığı yapmayacağız ama kendimize özel, umumi küresel bir dil geliştirmemiz belki bir tanede ara yabancı dil öğrenmemiz lazım. Biz türklerin hagiygaten din dili sıkıntılı, dil sıkıntısı var. Hal böyleyken böyle tek bir dil geliştiremezsek yani tek bir dille işi halledemeyen çok dille nasıl halleder? Çünkü hepsi yarım olmuş oluyor. Mesela bir türkmen olarak Türkçe öğreniyoruz, arapça öğrenmek istiyoruz en az iki dil. Peki dil yeteneği yoksa ne olacak? Diyelimki sayısal yeteneği çok yetmez çünkü dil yeteneği yok o zaman kendi rüştünü ispat edemez, kendi yeteneğini aksettiremez. Ama ana diliyle konuşan, yarışan, çalışan ingilizler amerikada tabiki öne geçer. Bu handikabı aşmamız lazım. Bir taraftan onların esiri olmamak diğer taraftanda hagiygaten tekrar tekrar türkçeyi ekle buna, arapçayı ekle buna bunlardan kurtulmamız lazım. Yoksa bu gidişatla elimizde ne din nede dünya kalır. Akıllı olmamız, işi kolaylaştırmamız lazım. Ellah cc kolaylaştırmış zaten. Ellah çok daha yeni, çok daha zor anlaşılır bir dil üretemezmi? Üretir. Kolay olsun diye konuşulan dili tercih etmiş. Burda ana mantık kolaylaştırmak. O bağlamda bizde bunu mümkün mertebe açalım. Kolaylaştırmaya ve umumileştirmeye dönük ne tür katkı sunabilirsek burada zaten açık olan kapıyı kapatmaya çalışanlara karşı biz açalım. O açıdan o ve ö sesininde olması lazımdır. Tabiki harekelerde olacak. Harekeler olmadan yanlış, muhtelif okumalar oluyor.  Zaten gelişmiş olan yüzünden okuma, ezberci mantığıylamı uğraşacağız? Halbuki onlarla hiç zahmet çekmeden hemen anlayıp birşeyler üretecek şekilde çaba göstermemiz lazım. Kendi elimizle kendi ayağımıza kurşun sıkamayız. Bu açıdan bunu kesinlikle kolaylaştırmamız lazım.

Birde şöyle bir durum varki, Gur'an mantığında en önemli kelime en başta olup önemsize doğru sıralanmaktadır. Kürtçe ve ingilizcedede bu böyledir. En önemlisi ilk akla geldiğinden bu düşünce sistematiğine gayet uygundur. Önemliden önemsize doğru sıralandığında bazen en önemsizi atılabilir. Unutulma durumunda hatırlandığında ekleme yapılabilir. Ama türkçede tam tersi yani bu dil ile Gur'andan uzaklaştırmak adına sadece harfler değiştirilmekle kalınmamış aynı zamanda cümlenin yapısıda değiştirilmiştir. Eskisine levrik denirken yenisine devrik denmiştir. Devrikleştirilmiş yani en önemli kelime en sona konmuştur. İlk akla gelen en önemlinin en sona konması anlamayı zorlaştırmakla birlikte hem düşünürken hemde konuşurken vakit ve güç kaybına neden olmaktadır. Şöyleki bir cümlede en önemlinin ve ilk akılda tutulanın  en sona konması baştakileri tekrar okumak, akılda tutmak en sondaki en önemliye uyarlamak veya okumaya cümlenin sonundan başlamak gibi anlaşılması güç bir durum ortaya koyar. Üstelik diyelimki bir cümle kurduk ve yeni birşeyler ekleme gereği duyduk ve onu en başa eklemek gerekeceğinden ne oldu en baştaki en önemli olan boşa gitti buda ya sil baştan yeni bir cümle kurmayı veya yeni bir ek cümle kurmayı gerektirecektir. Bu düşünce yapısına tamamen aykırıdır. Halbuki akla geldiği anda kullanmaya başlayıp vede akla geldikçe devam edilmesi en kolay olanıdır. Arapçada da bu böyledir. En önemli kelime ilk başa konur ve devamı gelir. Bu kolay olan sistemdir.

Türkçedeki tam tersi olduğundan zor gelmektedir. Dolayısıyla biz türkler diğer yabancı dilleri öğrenmekte zorlanıyoruz. Bunları aşmamız gerekmektedir. Yani nihayetinde türkçenin şu anki tarzı aşılmaz ve vazgeçilmez birşey değildir. Biz türkçeden değil alfabesinin türkçe olmamasından dolayı alfabesinden vazgeçmeliyiz. Rakamlara gelince onluk sistem dediğimiz zaten dünyanın kullandığı rakamlar araptır. İngilizlerinde aslı astarı roma rakamlarıdır ki o da kullanıma çok uygun değildir. Arap rakamları kullanılır. Harflerde öyle yapılmalıdır. Biz zaten  Türkçenin değil harflerin değiştirilmesinden yanayız. Osmanlıda öyle yapmıştır. Belki biz türkiyede yaşayanlar olarak türkçeyi daha çok kullanacağız veya Gur'ana ilave olacak alanlarda onu izah ederken bilmediğimiz kelimelerde veya Gur'anda geçmeyen kelimelerde gene türkçe kelimeleri kullanacağız ancak şu anki tarzıyla değil.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol