RABBİİ
Rabbii Haber

İlahi egemenlik, anayasa

İLAHİ EGEMENLİK, İLAHİ ANAYASA
   
     O Allah ki,  O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Bunu bir adım ileri götürmek istedik. Kaldığımız yere bir ekleme,  aslında bunun güncellemesi. Allah'ın Egemenliği gökleri ve yeri kuşatmıştır. İlahi Egemenlik. Bir ilerisi İlahi Anayasa. Çevre haftası, çevreyle alakalı hutbeler okunuyor. Ancak işin özü şudur ki, çevreyi korumak, çevreden azami istifade edebilmek ve onu gelecek nesillere taşıyabilmenin yolu, Allah'ın çevredeki bizim afakımızdaki fizik, kimya, biyoloji şeklinde tezahür eden Allah'ın egemenliğine, Allah'ın yasalarına, Allah'ın anayasasına saygı duymaktan geçer. Hiçbir bu tabii yasalar Allah'ın kitabıyla zerre fark etmez. Niye? Hepsi aynı elden çıkıyor,  Allah'tan. İyi de bunu birileri Allah'a hamletmiyor, doğa diyor, şu diyor, bu diyor. Ne fark eder? O onun kendini aldatması. Hakikatten bir şey eksilir mi? O Allah'tan. Burası böyle de bizim asıl imtihan alanımız olan birey ve cemiyet hayatı. Sosyal hayatta da aynı şeyler geçerli. Tek farkla Allah kısmen oradaki yasaları bize bırakmış. Muhayyer bırakmış. 
     
       Şu anda tabii alemdeki kazılı ayetler insanlar istemese de işliyor. Güneş oradan doğuyor, oradan batıyor, şöyle böyle kozmoz bilmem ne. Geniş afak. Fakat birey ve cem'i hayatımızdaki yasalar da mutlak ilahi ancak Allah bizi denemek, bizi geliştirmek amaçlı opsiyona yapmış. Hadi siz dileyin. İster kullanın, ister kullanmayın. Taş üstüne taş koyun. Kendi ayağınız üzerine dikilin. Deyin ki, Rabb'imiz, O her şeyi bilir. O ehil,  O alim, O liyakatlı, O'nun ötesi yok, O'nun muadili yok deyip, saygı duyun, O'nun yasasına göre talim, terbiye ve teamül yapın. Olay bundan ibaret ve o dar alanı da bizim imtihanımız kılmış. Bizim gelişim alanımız kılmış. Gelişmek isteyenler, dürüst vatandaş, dürüst talebe ne yapar? Ödevini, vazifesini yapar. Öbürü de haylazlık eder. İlk dakikada işi bozar, bozgunculuk eder. Hayat bundan ibaret, bakalım. 
      
        Peki şu anda "İlahi Egemenlik" yerine ikame edilen nedir? Bakın şu anda milli egemenlik. Peki "İlahi Anayasa" yerine sivil anayasa gündem ediliyor. Kaldı ki ortada milli egemenlik de yok. Sivil anayasa da yok. O bile yok. Yani sen işi ehline, Rabbe teslim etmezsen avucunu yalarsın. Milli egemenlik denir,  seçim yaparsın. Seçtiğin insanlar daha ilk günden tek tek bir silindirden geçerler, Amentü dediler. Neye? Bir tek adamın ilke inkılaplarına. Aslında onun da değil. Emperyal sistemin dayattığı sadece Türkiye'ye değil,  şu anda birçok ülkeye bakın. Savaş yaşayan birçok ülkeye orada emperyal sistem bir anayasa dayatır. Her grupla temasa geçer. Her birine bir şeyler dağıtır, pay ediyormuş gibi yapar. Ama asıl payı, anayasayı kendisi düzenler. Onu onaylattırır savaş şartlarında sonra da onu yerleştirince on yılda bir darbe yaptırır onu devam ettirir. Öyle mi? Bakın senin adına seçilmiş vekil bile diyor ki, çoğu inanmadığı halde Batı'dan, emperyal ülkelerden, Kurtuluş Savaşı'nda bile Türkiye'yi bile işgal eden Fransa'dan, İngiltere'den ithal edilmiş laiklik, cumhuriyet yani milli egemenlik. Allah'a saygısızlık. Bu mülk kimin? Bu bedeni kim yarattı? Önce ona bir saygı duy. Ehliyete saygı duy, erbablığa saygı duy. Rabb'e saygı duy. Ha onun sana bıraktığı alanlarda istediğin kadar tepin ama niye onun hudutlarına? o zaman o yükün altında ezilirsin. Ya tek adam diye güç zehirlenmesi olur veya parçalayıp kaotik bir yapı. Fitne, kaos alır başını gider. Kendi düşen  ağlamaması lazım. Böyle bir şey yaşıyoruz. Hatta orada bir de denir ki anayasaya sadakat yemini, imanı. Halbuki bizim neye sadakatimiz? İman neydi? Kalp ile tasdik, dil ile ikrar. Sadakat oydu. Allah'a imana sadakat, Allah'a sadakat. Peki oradaki anayasa milli bile değil. Öyle mi? Sivil anayasa bile değil, öyle mi? Ne oldu? Emperyal güçler tarafından, yerli işbirlikçileriyle beraber savaş şartlarında oluşturulmuş, daha sonra da dokunulmaz. Hiçbir maddesine dokunulmaz. 
 
        Bakın insanların dokunulmaz dediği maddeler bile kavmiyetçilik üzerinden. Senin kavmin mi? Benim kavmim mi? Ne? Kayıkçı kavgası. Halbuki orada asıl giden ne? İlahi yetkiler gidiyor. Ha şu ırkın adı geçmiş, ha bu ırkın. Asıl geçmesi gereken, Rabb adına okuyacaksın. Allah'ın ilk emri.Rabb adına yemin edeceksin. Rabb adına iman edeceksin. Rabb'in egemenliğini öne çıkartacaksın. Rabb'in anayasasını öne çıkartacaksın. 
 
     Rabb dururken beşeri batıl anayasa ihdas edeceksin, sonra dokunulmaz diyeceksin. Asıl yobazlık, asıl doğma nerede? Sen o hak olanı iptal et batıl üzerinde bir yobazlık, bir bağnazlık, bir doğma geliştir,  dokunulamaz yap. Bakın biz burada itiraz ederken o kayıkçı kavgası üzerinden değil, bakın aynen milliyetçilik veya muhafazakarlık üzerinden olduğu gibi orada da kavga, kayıkçı kavgası, kavmiyetçi ırkçılık. Bizim itirazımız orada değil. Bizim itirazımız asır üzere. İlahi Egemenlik. İlahi milliyetçilik üzerine, islam milliyetçiliği üzerine, islami imani ilkeler üzerine, islami amentü üzerine. Hem o şekilde bir egemenlik, hem de o şekilde bir anayasa ve o anayasaya sadakat. İşte o zaman imanlar örtüşür, işte o zaman doğru olur. Diğer türlü milli bile olamaz. Yani kavmi bile olamaz. Bakın şu anda  ulusal bile olamaz. Belki uluların, o uluların da ağa babalarına daha büyük pay ayrılarak aslında hepsinin de ağababası şeytan. Asıl pay şeytana gidiyor. Hepsi aslında aldanıyor. Hepsi bir taşeron oluyor. Hepsi bir piyon, oyuncu. Emperyal sistem veya işbirlikçi. işte senin seçtiğin vekil bile, milli iradeyi daha ilk günden bir yemine hapsediyor. Sonra söz verdin deniyor. Velev ki ben yalan söyledim dese bile zaten anayasal  kıskaç bir defa iyice baskı altına alıyor. Yetmedi, emperyal kuşatma. Emperyal kuşatma? Avrupa'nın kuşatması, Amerika'nın kuşatması, işte Rusya'nın lokal, bölgesel veya Çin emperyalizminin ve dünyadaki bütün işte siyonizm'in faşist ve emperyalist bütün bu dünyada bir şekilde etki alanı oluşturuyor. Ondan sonra işte reel politik bilmem ne ayaklarına herkes buna ekonomi dahil siyaset dahil, yönetim dahil idare dahil, toplum dönüşümü dahil, eğitim dahil hatta sağlık bile o tezgahtan geçiyor, ondan sonra şekilleniyor. Böyle korkunç bir tezgah. 
     
      Şu anda da sivil anayasa gündem ediliyor.  Diyoruz ki,  Milli Egemenlik yetmez, İlahi Egemenlik. Sivil Anayasa yenmez, İlahi Anayasa. Ancak bakın şu anda bunu dillendiren bile yok, duydunuz mu? İlahi Egemenlik. İşte bayramlar yaşanıyor. Çocuklar, gençler  kadınlar  buna alet ediliyor. Peki ne yapılıyor? Allah'ın egemenlik yetkileri tırpanlanıyor, hortumlanıyor. Peki biz, muhafazakar olacaksak bunları koruyacağız. Çünkü bu hem bizim menfaatimize, hem gelecek nesillerin menfaatine, tüm insanlığın tek menfaatine olan bu, başka menfaat yok. Kendi menfaatini bile düşünüyorsan bunun muhafazakârı olacaksın,  bunun milliyetçisi olacaksın. İslam milliyetçisi, İslami hükümlerin muhafazakârı olacaksın. Onun muhafazakârı olacaksın. Öyleyse dönüp diyeceğiz ki,  şu anda biz burada döne döne bunu dillendireceğiz,  bunu talep edeceğiz ve bunun takipçisi olacağız. 
 
        İlahi Egemenlik, bizim tek çıkış noktamız bu ve İlahi Anayasa, sivil yetmez. Şu ana kadar çoktan zaten öbür türlüsüne o emperyal ve yerli işbirlikçilerin savaş ortamında oldu bittiye getirip üstelik dokunulmaz, kutsal, doğma addettiklerine itiraz çoktan olması gerekirdi. Bütün nebilerin mücadelesi budur. Bunlara la diyecek yerine İlahi Egemenliği,  Ayetel Kürsi yi ve İlahi Anayasa yı ikamet edecek. Bu en doğal en temel haktır, herkesin hakkıdır. Kurdun, kuşun, bitkinin, hayvanatın, bütün insanların. İslamisi, gayri İslamisi, mü'mini, münafığı, müşriği, kâfiri hepsinin çıkarı,  menfaati buradadır. Hiç kimseye zararı olmayan,  herkesin kazanacağı bir anayasal sistem. Aynı zamanda bütün emperyallerin foyasını ortaya çıkartan, onları açık eden,  kral çıplak haline getiren, bunu ilan eden, bunu beyan eden bir tezahür. İnşallah bizler bu cemaatimiz olarak bunu zikrededeceğiz, bunu anlayacağız ve dağıldıktan sonra hep bunu dillendireceğiz. O zikir, bu işte. Bunu dilimizde hep denir ya işte mesela Cumhuriyet, laiklik veya demokrasi. Cumhuriyet aldatmacası ilğası hakkın öyle mi? Hakkın ilğası, İlahi yetkilerin ilğası.
      
      Cumhuriyet aldatmacası ilğası hakkın, bahanesiyle halkın, iktidarı şeytanın. Uydu mu? Bu da benden bir  beyit. Demokrasi veya Cumhuriyet ve ne derseniz. Neticede kim gülüyor? O emperyal sistemlerin bile ağababaları, o faşist, yerli işbirlikçilerin bile ağababaları, onları fonlayan ve onlara vesvese ile sufle veren iblis, şeytani ve onlardan ihale alan siyonist sistem ve onların emperyal yansımaları, tezahürleri. Allah muhafaza.  
    
 
    Döne döne diyoruz ki,  İlahi Egemenlik,  İlahi Anayasa. Bunu zikrediyoruz, bunu dillendiriyoruz. Bunu dillendirdiğiniz sürece emin  olun ki en büyük ibadeti yapmış olursunuz. Diğer ibadetler bunun arkasından gelir. Bu olmadan diğer ibadetler zaten boşa düşer. Kaldı ki bakın hayatın içinde, durduk yere pat pat  bonuslar, bereketler birikecek inşallah. Allah'ın arzı, Allah'ın kürsüsü, Allah'ın egemenliği, semaları ve arzı kuşatmıştır. Bu hakikati bilelim, öyle davranalım ve İlahi Anayasa diyelim
 
 
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol