Kadın Erkek Eşitleme Hastalığı Nisa 32 

Temenni etmeyin, arzulamayın, istemeyin, göz dikmeyin, imrenmeyin. Neye? Allah'ın bazılarınızı bazılarınıza bazı konularda fazla üstün kılmasına göz dikmeyin. Allah beş parmağın beşini de bir yaratmadı. Hepsine ayrı ayrı donatılar verdi. Erkeğe ayrı, kadına ayrı, gence ayrı, ihtiyara ayrı, hayvana ayrı, bitkiye ayrı. Hani çeşitlilik zenginliktir dediler ya öyledir. Asıl konularda ihtilaf olmaması lazım. Fırkalaşma olmaması lazım. Bir binanın ana sütunu sağlam ve güçlü olması lazım, parçalı olmaması lazım, bütün olması lazım. Ama sair aksesuardaki ihtilafat Resul Aleyhisselam buyurur rahmettir, berekettir. Birçok şeydeki ihtilafat. Ama ana konuda ana undelerde dilekte bütün olacaksın ana sütünlara saldırdılar, dediler ki herşey zenginliktir. Dinde ihtilaf zenginliktir. Şu zenginliktir, bu zenginliktir, darmadağın ettiler. Sağlam bir şey bırakmadılar. Şimdi de toplumsal cinsiyet eşitliği toplumsal cinsiyet ve eşitlik tek çift tek tek. Cinsler olmasın. Erkek kadın olmasın, farkı kalmasın, aynı olsun. Bir de aynılaştırmaya çalışıyorlar. Neyi? En teferruat konuları. Aslı yıktılar yerine yalan, sanal bir dünya kurmaya çalışıyorlar. Eşitlik sapkınlığı. Bütün rakamlar eşit olsa, bütün harfler aynı olsa hayat mı olur? Konuşamazsın, matematik yapamazsın. Hayatla bağdaşmaz. Her şey; bakınca renkler bile çeşit çeşit. Bu Rabbimizden bir rahmet. Mevsimler bile çeşit çeşit, bitkiler bile çeşit çeşit. Hatta az geliyor daha fazlasını istiyoruz. Bu ne kafa, bu ne mantık. Allah'ın bu rahmetine yani birlikte, dirlikte, tevhit üzerine, akide üzerine bir beraber olun. Orada yok. Ama bir taraftan bu defa dağıttıklarını yalan sanal üzerine bir tektipleştirme, eşitleme hastalığı.  Hastalık, eşitleme hastalığı. Obsesiflikte var ya. Bu da her şeyi eşitleyecek. E o zaman eşitlersen kadın kadın olmaz ki. Kadını erkeğe eşitlersen o tam erkek de olamaz. Yarım erkek olur. Yarım yarım ne olur? Ne erkek eder ne kadın eder. Yarım imam imandan eder, yarım doktor candan eder. Birisi dinden, birisi candan. Öyle bir şey. Bakın bu insanlığın köküne kibrit suyu dökmekle eştir. Allah koruyor bizi. Kadını da Allah koruyor, hepimizi Allah koruyor. Ama bunların zararına rağmen bunca çıkar gayretlerine rağmen yine Allah düzenini devam ettiriyor. Ha ancak ancak her şey bir yere kadar. Dolayısıyla Allah'ın bunlara karşı bizden bir beklentisi var. Buna karşı durmak, bu tür sapkınlıklara karşı durmak ve diğer taraftan yani bu Allah'ın muhtelif muhtelif yaratması. Diyelim ki bir noktada erkeği güçlü kılıyor öbür tarafta kadını üstün kılıyor. Erkek de o kadının yaptığını yapamaz. Bakın erken kadın eşit değil dedik. Çünkü bazı noktalarda da kadın üstün. Annelik, şefkat birçok açıdan o incelik o zerafet, nezaket. Onu erkek yapamaz. Erkeğin yaptığını kadın yapamaz. Ne olacak bunlar birbirini tamamlayacak. Bakın şu anda birçok alanda ihtisas yapıyoruz. Niye? O zaman doktorlar bile hepsi pratisyen hekim olsun. Olur mu? O pratisyen hekim her şeyin üstesinden gelebilir mi? Ama birisi şu branşta, birisi şu branşta. O orada yardım eder, öbürü öbürüne yardım eder. Toplum gelişir. Bakın gelişme gelişme diyorlar Allah'ın bize zaten her şeyi hazır da, bizi de geliştirmek istiyor Allah. Buna dönük bizim altyapımızı oluşturmuş. Adam kendi ayağına sıkıyor. Bu altyapıyı bozuyor, bu altyapıyı.  Gelişmeye engel, yani gelişmeye, dönüşmeye, güzelleşmeye, ileriye gitmeye engel. Ne olacak birileri bir alanda sivrilecek, öbürü başka alanda sivrilecek. O, orada üretecek, o orada üretecek. Çocuk çocuk olacak, ihtiyar tecrübe olacak. Kadın kadın olacak, erkek erkek olacak. Yani şimdi buna niye itiraz edersin. Yani bu insanlığın geleceğini karartmak. Diğer taraftan, yani bizi biz bilmeyiz. Rabbimiz bilir. Ben bilmem, Rabbim bilir. Şu anda bu söylediklerimiz, aklımıza gelen en basit şeyler. Daha bizim bilmediğimiz, yani bugün bildiklerimizi dün bilmiyorduk. Diyoruz ki aa bu ne. Yarın yine, hiç bilmediklerimizi bileceğiz. Ve daha bunun ötesi, ötesi, ahireti, ilerisi. Ve bir imtihan dünyası. Allah imtihan ederken bile herkesi farklı farklı. Birine bir konuda çok veriyor onu deniyor, öbürüne az veriyor onu deniyor. Birini az verdiyse başka bir konuda ona çok veriyor. Veya bugün az verdiyse yarın çok veriyor. Bu dünya nasipli ise ahiret de nasipli. Öyle dar alandan kısır bakarak olayları hükmetmek, tahkim etmek, yargılamak, sorgulamak, küstahlaşmak cahilce. Bu hakikaten insanın haddini bilmeyişiyle alakalı bir şey. Allah herkesi pratik hayatta,  diyelim ki hekim bile bir noktada bir hastayla öbürü başka hastayla imtihan olurken insanlar da böyle. Bu muhtelifatla farklılıklarla güzelliklerle rahmetle imtihan oluyor. Yani böyle bir şeye niye çomak sokarsın, derdin nedir, niye eşkiyalaşırsın, niye azgınlaşırsın? Hadi yapıyorsun, başkasını buna niye mecbur edersin? Kurulu bir düzen var. Allah'ın düzenei, Allah'ın nizamı. Bu nizamı niye bozarsın? Bu işte nedir? Aslı eşitleme hastalığıdır, bu hastalıktır. Onların düzelmesi lazım ama bütün toplumu hasta etmeye çalışıyorlar. Bakın ya birisi bir cahillik yapıyor, yanlış yapıyor ve bütün toplumu kendine benzetmeye çalışıyor. Şu andaki azgın azınlık, azgın azınlık. Hem küstah, Rabbine karşı küstah. Ve bir de bunlar çoğu kere bunu yaparken bakın atamız Adem'i bile iblis nasıl kandırıyor. Sen de melek mi olmak istiyorsun, ebedi cennette mi kalmak istiyorsun? takıl bana. Fakat yanlış dolmuşa bin diyor. Ne ebedi cennet, o andaki cennet bile ayağının altında kayıp gidiyor. Bugün de bunu böyle yapıyorlar. Yani onlar Aslında şeytanın dostları, şeytanın evliyası, bugünkü şeytanın uşakları ne yapıyor; diyor ki kadın - kız hakkı, çocuk hakkı. Halbuki kadını, kızı, çoluğu, çocuğu Allah'tan koparıyor, Allah'tan koparıyor, aileden koparıyor. Ya bir çocuğa, yani çoluğa - çocuğa, kadına - kıza; annesinden, babasından, eşinden, ailesinden daha fedakâr rabbinden daha bir şefkatli biri olabilir mi? Onu aileden koparıyor, anne-babadan koparıyor. Tabii ki anne - babnın içinde de yanlış yapan olabilir. Her meyvanın da kurtlusu olabilir. O zaman sen meyveyi mi atarsın, bir tane öğrenci sakat diye okulumu kapatırsın yanlış yaptı diye? O zaman sen böyle diye yani hadi bakalım sokağa dökülün annenize babanıza karşı, eşinize karşı. Yani bu eşleri çatıştırma savaştırma, kardeşleri savaştırma, aileyi bölme parçalama, vatanı bölme parçalama, geleceği bölme parçalama. Bu hakikaten çok sıkıntılı bir durum. Bu akıl kârı bir iş değil. Bu şeytanın projesi ve şeytanın uşağı belli güç odakları bunlara rüşvet deviriyorlar. Sen toplumuna ihanet et, ajanlık yap, eşkiyalık yap, terörist ol. Ya gerekirse besliyorlar, semirtiyorlar, cebine üç-beş kuruş ulufe veriyorlar, cukka veriyorlar. Bunların buna gelmemesi lazım. Bunun er geç hesabı, faturası olur. Daha da önemlisi bizim bu tür projelere oyunlara karşı akıllı olmamız lazım. Yani Rabbimizle aramızı açmamız lazım. Ailemizi yıkmamamız lazım. Arada bazı marazlar, hastalıkları olsa da onları temizlemek lazım. Pirincin taşlarını temizlersin, pirinci yersin. Dolayısıyla Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım. Bu böyle bir tuzaktır şeytani bir projedir. Dolayısıyla bunlara karşı bütün ayık olmamız, akıllı olmamız ve tepkimizi koymamız lazım. İşte bir cuma basın açıklaması, cuma hutbesi olarak bunu gündem ediyorum. Ve buna karşı hakikaten en azından onları da hidayete davet edelim. Akıllı olun diye, ama olmuyorlarsa da biz kendimizi onların belasından, virüsünden, mikrobundan koruyalım. Şu anda herhangi bir virüsü bulaştırmak suçsa bu fikri de bulaştırmak suç aslında. Ama onlar buna riayet etmiyorsa da sen kendini koru kardeşim sen kendini muhafaza et diye kendimize, çevremize, halkımıza işte böyle bu meydanlarda bu Rabbimizin sözünü aktarmaya çalışıyoruz. Resul Aleyhisselam Kabe'de Mekke'nin meydanlarında bunu dillendirdiği gibi biz de bunu güncelleyerek işte okuduğumuz ayeti kerime Nisa 32. Bakın Nisan kadın demek. Kadınları koyuyor, surenin 32.ayetinde de böyle belirtiyor. Yani böyle eşitleme hastalığına kapılmayın. Allah yaratmışsa bildiğimiz, bilmediğimiz nice hikmet vardır. Oradan nemalanmaya, faydalanmaya çalışın haddinizi bilin