RABBİİ
Rabbii Haber

büyük haber



 

BÜYÜK, EN BÜYÜK HABER GELİRYA

AÇLIK VE SUSUZLUK UNUTULUR YA...

 

 

Bismillahirrahmanirrahim diyerek sözümüze başlıyoruz.

 

Bugün '' Amme '' süresinin ilk üç ayetini öğreneceğiz. ''Amme'' süresindeki '' anma'' ın anlamı ''bir şeyden, birisini anmak gibi,  onun, o şeyin hakkında söylemek'' anlamındadır. ''Ma'' malın,  eşyanın  kısalmasıdır.  Buradaki anlamı '' O şeyden, onun hakkında ''.  Bu cümleyi sadeleştirirsek elimizde  Türkçede de bilinen '' sual '' kelimesi kalır.  ''O şeyden çok soruşuyorlar ''.
''Azim'' büyük  demektir, ''Azametten '' gelir. ''Nebe ''  haber demektir Nebiden gelir. ''Anin nebei azim ''. Büyük haber den…
''Ellezi hüm fihi muhtelifun''.  Muhtelif , ihtilaf  demektir.  Öyleki  
'İhtilaf içindedirler''

''Ramazan''ın manası ''kızgın, sıcak'' demektir, buna rağmen onbir ayın sultanıdır.  Neden bu denmiştir.  Çünkü onda Gadir gecesi var, onda Gur'an indi. Gadir gecesi  Gader gecesidir, bir ömre bedeldir. Bin aya, seksen üç yıla bedeldir. Peki Gur'an nedir. İşte o büyük haber Gur’ an'dır. Büyük haberi veren kitabdır. Geçmişe, geleceğe ve bugüne dair haber veriliyor. İnsanlığın başlangıcından bugüne kadar Gur’anın verdiği bu haberlerden sorulmuş, kıyamete kadar da haber sorulacak ve ihtilafa düşülecektir.  Bilim çok ilerlediği halde bir çok şeyi açıklayamıyor, hatta içinden çıkamayınca bunları inkar yoluna gidiyor. Burdan bilimin çok üstünde bir gücün olduğu anlaşılıyor.  Ama yine de inkara gidiliyor. Yok denilip kesip atılıyor. Nerden geldik, nereye gidiyoruz?  Hala Allah'tan (c.c.) geldiğimizi bir kısım inkar ediyor, hatta  atasının ''maymun'' olduğuna inananlar var. Bunun  gerekçeleri, hiçbir somut açıklamaları, dayandırdıkları bir belge olmadığı halde, sadece tahminen zanla söyleyip buna inanıyorlar. Böyle, kafada oluşup, gerçekci olmayan inanışlarla bir neticeye varılmaz. Tek başına bilimsellikle de gerçeklere ulaşılmaz, ilmilik de gerekir. Geçmişten haberler, gelecekten haberler en önemlisi de bugüne dair  ne yapılması gerekiyor, doğru hareket tarzı ne, ne yaparsak kazanır ne yapmazsak kaybederiz. Allah (c.c.) bize her türlü nimeti vermiştir. Su içmek, yemek yemek vs. Sırf bunların paylaşılmasında bile, herkes bu hisseden daha fazla nasıl alırız peşinde. Gün gelecek bu nimetler bitecek. Allah'u (c.c.) Teala her şeyin bir sonunu verdiği gibi.  O halde bize bildirilenler ''büyük haber'' dir, ''flaş haber'' dir.  Gur an'ı takip edelim. Geçmişe, bugüne, geleceğe dair onda hep bize haberler vardır. Böyle büyük haberin yanında diğer bütün haberler  çok önemsiz kalır.  Çünkü bu haber, bütün insanlığı ilgilendirir, bütün zamanları ilgilendirir. Bu haberin habercisi de, ileteni de  Nebi'dir. Nebi'ler habercidir bir şekilde. Bu büyük haber, kıyamete kadar önemini koruyacaktır. 

 

Bizler Ramazanda ''Savm'' oruç tutuyoruz, yemek, içmek ve  diğer yasaklanan şeylerden belli süreler için uzaklaşıyoruz. Neden ?  Başta '' O büyük haberde''  bize yasaklar bildirilmiştir. Savm yazılmıştır;  gelenektir, açlıkla açların halini anlarız diyebiliriz. Bunların hepsi tali, geriye dönük açıklamalardır. Böylesine büyük bir haberden sonra kim açlığı susuzluğu düşünebilir. Eshab da bu haberden sonra gündüzleri savmlı geceleri salalı olmaya başlamışlar. Haberin etkisinde öyle kalmışlar ki;  yemeyi içmeyi unutmuşlar. Ta ki Allah cc bir sonraki ayette gece yeme içmenin halelliğini hatırlatmış. Rasülü de as.  Bizlerde bunu gerçek manada okuyup anlarsak  ' savm'da   ne açlık nede susuzluk hissetmeyiz. Eğer Gur an'la ilgilenmiyorsak, oruç tutmamızın, aç ve susuz kalmamızın pek bir espirisi olmuyor. Şunu hepimiz biliriz ki, Ramazan ayında Gur an'la çok içselleşiriz, dinleriz, bütünleşiriz. Gur an'da , hayata dokunan, ruhlara dokunan, cemiyete dokunan haberler var. Peygamber efendimiz (s.a.v.) zamanında eshab böyleydi. Gur an'la ilk onlar eshabı rasül ra karşılaşmışlardı. ''Savm'' daha önceki ümmetlere de yazılmıştı. Tevrat'ta, İncil'de de emirler vardı. O  ümmetler de aynı süreci yaşamışlardı. Ama zemanla bu haberi unuttular, değiştirdiler. Bu nedenle, Allah'u (c.c.) Teala  bizlere,  kıyamete kadar değişmeyecek, bizlere hayatımızın her alanında rehber olacak kutsal kitabımızı, Gur an'ı göndermiştir.  Allah'u (c.c.) Teala, bize zorluk olsun diye orucu istememiştir. Ramazan ayının geçtiği ayette geçer ki  ''Allah size hidayet ettiki, ona teşekkür olarak, siz ''savmınızı'' yapın.  Gündüz yasak olan şeyler, akşamın olmasıyla, oruçların açılmasıyla izin başlar, fecre kadar devam eder.  Bu ayın önemini iyi kavrayıp, Gur an'dan ayrılmamamız gerekir.  Gur an bizlere yeni ufuklar açar.  Bu ayda inen Gur an , Kadir gecesini, Gader gecesi yapandır. Gur an hayata, cemiyete indiği an, insan hayatı , cemiyet hayatı işlemeye başlar, o zamana gader deriz, gader de işlemeye başlamıştır. 
Gur an, en büyük haberdir, bilinen en büyük gerçektir ama zamanla  küllenmiştir. Tekrardan kıyamete kadar güncel olacak olan bu en büyük haberin azametini anlamalıyız.   Allah'tan (c.c.) geldik, yine O'na  döneceğiz.  Ona göre hazırlık yapmalıyız. Bunu hep hatırlayıp, bunun yansıması olan güncel bu hayatta ona göre davranmak lazımdır. Bize bütün bilgiler verilmiştir. Gideceğimiz '' Yeni Dünya düzeninde '' şöyle yaparsak kaybederiz, şöyle yaparsak bizim için daha hayırlıdır'' diye.  İstenenler Allah tan çok bizim kendi faydamız içindir. Bizim için bizden ne istenmişse yapmalıyız.  Gur’anı software olarak, hardware olan bedenimize ve cemiyetimize indirmeliyiz. Yasamız, anayasamız olmalı. Bunun davasını gütmeli, Ramazan bir bidayet ve tecdid olmalı…

 

 

Rabbiyatcı  Onk.  Dr. Mehmed  Muhsin




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol