Cuma Rabbii randevü l
CÜM'A RABBİ RANDEVU
Bugun cum'a yani haftalik bayramimiz.اَللاە la randevulestigimiz ve اَللاە in huzuruna basta erkekler olmak üzere reşit erkekler haftada bir gun mescide gidiyoruz. Rabbimizin vaazini O ndan vaaz edilen âyetler,hadisler vs. degisik Gur'ani mef'umlarda mevzûlarda anlatilar,vaazlar,hutbeler ve omuz omuza yaslanarak cum' a namazi cum' a salâsi igame ediliyor. Bu ayni zamanda ne demek yani yaslanmanin,birbirine omuz vermenin bir iş bir arkadas olmanin göstergesidir. Dolayisiyla ashab, sohbet bir arkadasliktir zâten. Bunun en belirgin yansimasida cum'a gunu tezâhur etmekte ve bizde onu bir sekilde hem bu gunde bu saatlerdeki sohbetimizle ögle vakti kilinan,igâme edilen hutbe ve salayi ekranlara taşiyarak orda bütunleserek cum' ayi igame etmeye çalisiyoruz. Cum' anin gadrini bilmeye ve ondan istifade etmeye çalisiyoruz. Yani cum' a nedir, mânasi nedir, onunla alâkali âyet nedir? Rabbimiz bugun bizimle randevulesiyor, bizim zaman ayirmamizi istiyor. Bize O zaman ayirmis bizimde Ona zaman ayirmamizi ve birbirimize zaman ayirmamizi istiyor. İste erkekler omuz omuza sadece erkekler degil cum' aya aslinda bayanlarda katilabilir, çocuklarda yaşlilarda katilabilir.
Cum'a aslinda topyekun toplumun,cemiyetin bir araya geldigi, neselendigi,tanistigi, halhatir ettigi, selamlastigi ve birbirleriyle selamlastigi baglarin kuvvetlendigi bir gundur. deta gurban bayrami ve Gur'an,ramazan bayrami gibi şu anda iki bayram arasindayiz. Yilda iki defa. Ancak her hafta bir haftalik bayramimiz var oda cum'a,cem bir araya gelme ve cum'a sohbetide iste onun sohbetini, onun bahsini yapma ve burda bir cum'a arkadasligi, bir âlakalanma, bir irtibatlanma, bir muhabbet, bir sevgi, insanlarin kaynastigi hem Rableriyle bulustuklari Onun dâvetinde hemde birbirleriyle öylesine hagiygaten şen bir günumuz ne güzel. Aslinda bu bir nîmet ama gel görki zamanla bu nîmetler iptal ediliyor.Cum'alar اَللاە ha hasledilen bir gun degilde gene siradan diger gunler gibi hic bir farki olmayan bir gun âdeta. Yani insanlar pazartesi nasilsa memuru iscisi esnafi gidiyor dukkanini aciyor. Memur masasina, isci isyerine bir şekilde cum'ada da fark yok. Hatta ögle arasinda verilen zaman diliminde bile fark yok ayni zaman dilimi. O zaman dilimine persembe, pazartesi, sali,carsamba gunu yaptiklarina ilaveten birde yemek, dinlenme istirahatine oraya sıkıştiriliyor. Cum'a o âna sikistirilacak kadar kiymetsizmi, degersizmi? اَللاە bizim icin bulusmayi vâdetmis bize bir randevu vermis yani bunun hicmi onemi yok? اَللاە cc.önemsemis biz arasak alamayiz Onunla randevuyu O bize vermis kendisi hazir, neden bunu degerlendirmeyelim ama gel görki insanoglu nankor, insanoglu unutkan. Bu giymetli seyleri bu giymeti,bu degeri unutuyor. Unutmaklada kalmiyor nankör hatta onun yerine baska şeyler igâme ediyor cum'artesi, pazar vs.
Onun icin seyircilerimize sorduk tatil neden illaki cum'artesi pazar olsun diye. İnsanlar esnaf dukkanlarini pazar gunu kapattigi gibi cum' a kapatsa namazina gitse ailesiyle, coluk cocuguyla beraber. Gerekirse eger burda bir is kaybi olusuyorsa o zaman bunu pazar gununde telafi etsin. Memurlar içinde böyle veya diger butun katmanlar, sinif esnaf hepsi icin boyle gecerli ve bu veterelerden birisinde bu mihvalde sorular soruldu ve alinan cevaplar bakalim nedir ne degildir ve bunlarla âlakali sayin seyircilerimiz eger sizin kafanizda da bir soru olusuyorsa, bir istifade olusuyorsa veya bir katki sunmak istiyorsaniz veya yeni bir proje bir tertibattan bahsediyorsaniz bir organizasyon vs. bunlari bize aktarabilirsiniz. İrtibat telefonumuz, mailimiz olsun ara ara gececek, size yansitilacak ve bu vetere bir baslangic olsun. İnşa اَللاە bunlari dahada zenginlestirerek sizlere aksettirecegiz. Bu numaradan bize ulasirsaniz bizde bilâhire sizin sorunuz olsun, katkiniz olsun,elestiriniz olsun her turlu katilimlara acigiz. Bu zaten bir katilim olsun diye, kuru kuruya bir ekran sohbeti degil. Biz burda bir arkadaslik kulubler veya şunu sevenler falan bilmem ne cemiyet veya sosyal medyada dillendirilirya biz bunu daha hayri olani, daha musbet olanini inşa اَللاە tesis edelim. Bu aramizda bir iletisimin, bir alakalanmanin oldugu kuru kuruya bir ekran dinletisi olarak degilde hagiygaten canli, insanlarin katildigi belki sonraki programlara da olsa yansiyan ona göre tabii aninda hemen programa yansiyan bazi seyler olmayabilir bilâhire biz onu yansitiriz, ona dönük programlar yapariz diye dusunuyoruz. Onun icin iletisim bekliyoruz, alâkalanmanizi istiyoruz. Karsilikli iletisimle bu programi daha canli daha neseli bir hâle dönusturelim istiyoruz.
TAMAMI
Cuma Sohbetleri Cuma Rabbi randevü
Evet, selamün aleyküm muhterem seyircilerimiz. Gene bir cuma sohbeti programında daha birlikteyiz. Cuma'mızı bayram etmeye, sohbetle şenlendirmeye, bir arkadaşlık, bir irtibat, karşılıklı interaktif tesis edeceğimiz, hatta bazı sokakta sorularla ve sokaktaki insanlarımızın cevaplarıyla, o röportajlarla, veteranlarla canlandırmaya da çalışacağız.
Cuma sohbeti, malumunuz bugün Cuma, yani haftalık bayramımız. Allah'la randevuleştiğimiz ve Allah'ın huzuruna başta erkekler olmak üzere reşit erkekler haftada bir gün mescide gidiyoruz. Rabbimizin vaazını, ondan vaaz edilen ayetler, hadisler vs.
değişik Kur'an'i mefhumlarda, mevzularda anlatılar. Vaazlar, hutbeler ve omuz omuza yaslanarak salah, cuma salası, cuma namazı ikame ediliyor. Bu aynı zamanda ne demek? Yani bir yaslanmanın, birbirine omuz vermenin, bir iş arkadaşı olmanın göstergesi.
Dolayısıyla ashab, sohbet bir arkadaşlıktır zaten. Bunun en belirgin yansıması da Cuma günü tezahürü etmekte. Ve biz de onu bir şekilde hem bugün de bu saatlerdeki sohbetimizle öğle vakti kılınan, ikame edilen hutbe ve salayı ekranlara taşıyarak, orada bir bütünleşerek Cuma'yı ikame etmeye çalışıyoruz.
Cuma'nın kadrini bilmeye ve ondan istifade etmeye. Zaten biraz sonra Cuma ile alakalı veterinerler de sokaktan gelecek. Yani Cuma nedir, manası nedir, onunla alakalı ayet nedir? Rabbimiz bugün bizden randevuleşiyor, bir şey istiyor, zaman ayırmamızı istiyor.
Bize o zaman ayırmış, bizim de ona zaman ayırmamızı ve birbirimize zaman ayırmamızı. İşte erkekler omuz omuza. Sadece erkekler değil, Cuma aslında Cuma'ya bayanlar da katılabilir.
Çocuklar da katılabilir, yaşlılar da katılabilir. Cuma aslında topyekun toplumun, cemiyetin bir araya geldiği, neşelendiği, tanıştığı, hal hatır ettiği, selamlaştığı, Rableriyle selamlaştığı, Resullerle selamlaştığı ve birbirleriyle selamlaştığı bağların kuvvetlendiği adeta Kur'an Bayramı, Ramazan Bayramı gibi, Kurban Bayramı gibi şu anda iki bayram arasındayız. Kur'an Bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramı'nın arasındayız.
Yılda iki defa, ancak her hafta bir haftalık bayramımız var. O da Cuma, Cem bir araya gelme ve Cuma sohbeti de, işte onun sohbetini, onun bahsini yapma ve burada bir Cuma arkadaşlığı, bir alakalanma, bir irtibatlanma, bir muhabbet, bir sevgi, efendim insanların kaynaştığı, hem Rableriyle buluştukları onun davetinde, hem de birbirleriyle, böylesine hakikaten şen bir günümüz. Ne güzel.
Aslında bu bir nimet. Bu bir nimet ama gel gör ki zamanla işte bu nimetler iptal ediliyor. Cumalar Allah'a hasredilen bir gün değil de, gene sıradan diğer günler gibi hiçbir farkı olmayan bir gün adeta.
Yani insanlar pazartesi nasılsa, memuru, işçisi, esnafı gidiyor dükkanını açıyor, memur masasına, işçi işte iş yerine, bir şekilde Cuma'da da farkı yok. Hatta öğlen arası verilen zaman diliminde bile farkı yok. Aynı zaman dilimi.
O zaman dilimine, perşembe günü, pazartesi günü, salı, çarşamba günü yaptıklarına ilave eden bir de o istirahate, yemek istirahati, dinlenmesi, oraya sıkıştırılıyor. Ne Cuma? Cuma o ana sıkıştırılacak kadar kıymetsiz mi? Değersiz mi? Allah bizim için buluşmayı vaat etmiş, bize bir randevu vermiş. Yani bunun hiçbir önemi yok.
Allah önemsemiş öyle. Yani Allah bize randevu vermiş. Biz arasak alamayız ondan randevuyu.
O bize vermiş kendisi. Hazır. Neden bunu değerlendirmeyelim? Ama gel gör ki insanoğlu nankör, insanoğlu unutkan.
Bu kıymetli şeyleri, bu kıymeti, bu değeri unutuyor. Unutmakla da kalmıyor. Nankör, hatta onun yerine başka şeyler ikram ediyor.
Cumartesi, pazar vs. Onun için şeyde sorduk, dedik ki ya neden illa ki cumartesi pazar olsun, insanlar dükkanlarını bir esnaf, pazar günü, Cuma günü kapatsa pazar kapattığı gibi, namazına gitse, ailesiyle beraber, işte yakınlarıyla beraber, çoluk çocuğuyla beraber, gerekirse eğer burada bir iş kaybı oluşuyorsa, iş kaybı oluyorsa o zaman bunu pazar günü de telafi edebilir. Memurlar için de böyle veya diğer herkes, bütün katmanlar için, bütün sınıf esnaf için, hepsi için böyle geçerli.
Ve bu veterinerden birisini, yani bu mihvalde sorular soruldu, bu mihvalde. Ve alınan cevaplar, bakalım nedir, ne değildir. Ve bunlarla alakalı sayın seyircilerimiz, eğer sizin kafanızda da bir soru oluşuyorsa, bir istifham oluşuyorsa veya bir katkı sunmak istiyorsanız veya yeni bir proje, bir tedbirattan, tertibattan bahsediyorsanız, bir organizasyon.
Bunları bize aktarabilirsiniz. İrtibat telefonlarımız ara ara geçecek, irtibat telefonumuz olsun, mailimiz olsun. Onlar ara ara size yansıtılacak ve bu vetera bir başlangıç olsun.
İnşallah bunları daha da zenginleştirerek sizlere aksettireceğiz. Bu uğurlardan bize ulaşırsanız, biz de bilahare sizin sorunuz olsun, katkınız olsun, eleştiriniz olsun, her türlü katılımlara, bu zaten bir katılım olsun diyor. Bu kuru kuruya bir ekran sohbeti değil.
Biz buradan bir arkadaşlık hani kulüpler veya şunun sevenleri falan bilmem ne, cem'i medyada, sosyal medyada bu hani dillendirilir ya, biz bunun daha şey olanı, hayri olanı, daha müsbet olanını inşallah tesis edelim. Bu bir şey olsun, aramızda bir iletişimin olduğu, bir alakalımanın olduğu, kuru kuruya bir ekran dinletisi olarak değil de, hakikaten canlı, insanların katıldığı, belki sonraki programlara da olsa yansıyan, ona göre tabii anında hemen programa yansıyan bazı şeyler olmayabilir, bilahare biz onları yansıtırız, ona dönük programlar yaparız diye düşünüyoruz. Onun için iletişim bekliyoruz, alakalanmanızı istiyoruz ve karşılıklı iletişimle bu programı bir daha canlı, daha neşeli bir hale dönüştürelim istiyoruz.
İşte bu arada WTR'lerden birisi ekrana yansıyabilir. Bakalım sokaktaki insanımız ne düşünüyor, bir bakalım. Cuma Sohbetleri programı, Cuma namazı saatlerinde dükkanların kapatılması için bir çağrıda bulunuyor.
Bu çağrıyı destekliyor musunuz? Evet iyi olur bence de. Müslümanların camiye gitmesi benim de şey olur, nasıl anlatayım heyecanlandım şu an ama, ben de mutlu olurum, herkesin camiye gitmesi beni de mutlu eder. Yapılsın mı? Tabii ki de destekliyorum.
Cuma saatinde erkeklerin camide olması lazım, onların ibadetleri rahatlıkla yapması lazım. Desteklerim, niye desteklemem? Ben isterim şahsen insanların erkeklerin cuma saati yaklaştığı zaman dükkanlarını kapatıp camiye gitmelerini, sonsuza kadar desteklerim. Bu olması lazım zaten.
Genelde destekliyorum ama şimdi bazen düşünüyorsun, insanlar da ekmek yiyor, bir yandan da bir şey deyemiyorum ama. Normalde tabii herkes ister ki önce iman. Peki o cuma namazı aralığında en fazla bir saat sürüyor.
Evet. O saatte o kazançtan olmak çok büyük bir kayıp mıdır? Bence kayıp değil, bence kazançtır. Evet, gördüğünüz gibi bayanlarımız hararetle destekliyor ama sanki sadece bunları erkekler için gibi algılamışlar.
Evet, öncelikli olarak erkekler için farz. Ama buna bayanlar da katılabilir. Çünkü bizim bu cem'i, cuma da o, cem'i bayramımız.
Yani bir araya gelirken bakın, cemaat sadece erkekleri içermez. Bayanlar da, çocuklar da, yaşlılar da, toplum, cemiyet bütün katmanlarıyla, bütün sınıflarıyla olaya katılması lazım. Ve yani o cumatesi veya özellikle hasreten pazar günü insanların, pazar bayramı, sunday, güneş günü vs.
belki bu niyetle değil ama farkında olmadan da bazı şeyler olabiliyor. Her şey bilinçli değil bazen de bilinçsizce. Yani birçok insanların ibadetlerini de çok bilinçli yapmıyorlar.
O zaman o nasıl bilinçli olmasa bile, bilinçli ibadet gibi olmasa bile o da ibadetten diye yapılıyor. O zaman bilinçsiz olarak pazar gününe katılmak da o zaman bir şekilde ibadet. Dolayısıyla o kepenkler nasıl pazar kapatılıyorsa, bu cuma yapılabilir.
Bunun da oradaki erkek kardeşimiz de bu defa iş kaybından doğru haklı. Haklı biz onun için ne dedik o zaman? Eğer bir iş kaybı oluyorsa da o zaman pazar günü telafi edilebilir. Pazar telafi edilebilir.
Buna hiçbir engel yok. Varsa da bunlar zamanla taleple bu şevk, heyecan, hassasiyet talepler oluştukça herhalde oralarda açılacak. O engeller de aşılacak.
Yani ağlamayan çocuğa meme yok. Talep etmemiz lazım. Bu talebin oluşması lazım.
O zaman pazar günü hiçbir engel olamaz. İşte bazı esnafın illa kapatması şeklinde bir dayatma olamaz. Bu halledilir.
Bir de işte memurlar için normalde diğer günler belli bir öğlen arası var. Ancak denir ki bu öğlen arası uzatılsın. Buna cuma da eklensin.
Nihayetinde sendikanın da böyle bir talebi oldu geçenlerde. İnşallah dileriz bu karşılık bulur. İşte 2 saat olarak yani öğle arası tatilinin 2 saat olarak.
Bu gerekirse burada bazılarda buna itiraz edebilir. İşte az çalışılıyor diye. Esnaf bunu pazar telafi eder.
Memur da gerekirse o gün 4'te çıkmak yerine, gerekirse 5'te çıkar. 5'te çıkmak yerine 6'da çıkar. Yani hiçbir hak, hukuk, iş kaybı olmadan bu yapılabilir.
Veya daha da önemlisi, işte yani kısmi zamanlı çalışmalar tesis edilebilir. Gerekirse bir kısım memur cuma çalışmaz, pazar çalışır. Cuma çalışmaz, cumartesi çalışır.
Bakın bu ciddi kazanımlar getirir. Niye? Hani bazıları buna hakikaten önyargılı bakıp da işte memur zaten çalışmıyor, az çalışacak. Değil, niye öyle bakıyorsun? O memur belki cumaya herkes aynı zaman diliminde çalışıyor.
Pazartesiden cumaya herkes aynı zaman diliminde çalıştığı için bir memurun başka bir memurla başka bir kuruma işi düşse ne yapıyor? Amirinden izin alıyor, iş orada, iş aksıyor, gidiyor başka kuruma. Ama değişik günlerde olsa, diyelim ki pazar gününe aktarıldı bu. Cuma günü izinli pazar.
İbadetinden sonra, cuma namazından sonra gider, başka kurumlardaki işini halleder, kendisi pazar çalışır. Veya başka memur, beş gün çalışan memur da gider pazar günü o hizmetini alabilir. Yani nöbetçi memurluklar var biliyorsunuz.
Nasıl bu acillerde, değişik yerlerde bu hizmet üretiliyor, daha bu genişler, daha rahatlar. Dolayısıyla memur da işini aksatmadan hizmet de alır. Bu aslında işi aksatmaz.
Başka? Başka diyelim ki herkes aynı saatte işe, aynı saatte işten çıkış ve aynı günlerde bu trafiği yoğunlaştırıyor. Bakın şu anda buraya gelmeye çalıştığım kat saat sürdü. Yani kat saat yazık değil mi? Bu büyük kayıp.
Ama işler günlere ve saatlere dağıtılırsa, yani ne olur? Her saat trafik ancak çok yoğun olmayan trafik gününe. Bu mümkün. Hafta sonu için de böyle.
Mesela pazar günü sabahları yol artık hiç bomboş. Ama diğer pazartesi sabah veya cuma akşamları çok sıkı trafik var. Bunu dağıttığınız zaman ne olur? Dağıttığınız zaman trafik de kolaylaşır.
Bunun birçok kolaylığı vardır. Buraya programa geçerken yönetmenimizden işittim. Türkiye'de Afyon ilinde yıllardır Cuma'nın tatil yapıldığı işçiler için hassaten pazar günü çalışıldığını duydum.
Ve bu da Cuma günü ciddi bir şekilde trafik sıkışıklığı ve ölümlü kazalar olduğunu ve buna itirazen böyle bir çözüm üretildiğini ve hakikaten de ciddi katkı sunduğunu. Yani hem trafiğe hem de ölümlü kazalara çünkü şehirler arası yollar da nihayetinde tabii ki yer yer kullanıyor. Oradaki yoğunluklar da kazayı artırıyor veya hem zemin geçitlerindeki yoğunluklar vs.
Bütün bu yoğunluklar hatayı ve kazalara bir şekilde artırır. İşte buna da çözüm getirilmiş olur bakın. Allah'ın emrettiği hiçbir şey hayata muhalif değildir.
Hayatın Rabbi de Allah, Cuma'nın Rabbi de Allah, hutbenin Rabbi de Allah, salanın Rabbi de Allah. Bunları ancak birileri böyle kafasında problem varsa onlar burada pürüz varmış gibi algılarlar. Hatta bakın Cuma günü resmi tatil edilebilir bile.
Bu da nihayetinde sorulardan birisi. Bu da gene sokaktaki insanımıza bu tür sorular soruldu. Yavaş yavaş bunlara da ne tür cevaplar verilmiş ara ara VTR'lere girerek bunların da cevabını alacağız.
Onun için arada bir afiş alabiliriz, biraz konuyu soğutalım. Ara ara gene bu VTR'ler devreye girecek. Evet, dedik ya şimdi insan hakikaten akletmezse böyle çok alakasız suçlamalar yapar veya konuya sadede gelmemek, bir çare üretmemek adına ipe un serer hesabından.
Böyle tür zihniyetler olabilir ama akledersek asla böyle bir şey olmaz. Rabbimiz de eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık alevli cehennemlikler içinde olmazdık gibi eğer akletseydik. Eğer görseydik, eğer işitseydik, eğer akletseydik yani biz alıcılarımızı açıp aklımızı da kullansaydık, beynimizi böyle sulandırıp, beynimizi kirletmelerine müsaade edip tamamen akılsızca davranmak yerine akletseydik, bu tür şeyler başımıza gelmezdi.
Onun için Rabbül Alemin hatta bugün Cuma'da A'cizane okuduğum bir ayet-i kerime. Ayet-i kerimesinde bu Kur'an hayat vermek üzere, bu Kur'an hayat vermek üzere insanlara indirildi. Hayat verecek.
Ölülere değil, dirilere. Nasıl olacak? Onlar bir şekilde, o ayet-i kerimenin arkasında önünde bir şekilde gene akletmekle alakalı bir bölüm geçiyor. Ve akletmekle dolayısıyla insanlar hayatı anlamlı hale getirecek.
Kur'an ona hayat katacak, anlam katacak ama aklımızı kullanmazsak. Dolayısıyla o zaman saçma sapan Allah'ın ayetleriyle şu hayat arasında sanki bir şey varmış gibi, Allah'ın ayetleriyle kevniyet arasında, Allah'ın ilmiyle, bize öğrettiği ayetlerle, işte ilim arasında, bilim arasında, ne arasında bir alakasızlık varmış, bir tenaküs varmış gibi düşünülebilir. Bunlar tam akletmemenin neticeleridir ve Kur'an'da birçok yerde akletmemiz bizden istenir.
Evet, akletmemiz istenir. Eğer akledersek Allah'ın ayetlerinden ve birçok yazılı ayetlerden, kazılı ayetlerden azami istifade ederiz. Ancak o aklımızı kullanmazsak, tamamen böyle hazır ezberletilmiş bir refleksler, davranışlar şeklinde bir hayatı düşünmeden koşturmaca halinde yaşarsak maalesef birçok şeyi anlamlandıramayız.
Onun için düşünmek çok önemli, tefekkür etmek çok önemli, akletmek çok önemli. Birçok ayeti kerimede Rabbimiz bizim akletmemizi, tefekkür etmemizi, tezekkür etmemizi, tedebbür etmemizi, yani düşünmenin, tefekkür etmenin, ölçüp bitmenin, akletmenin envai çeşidiyle bize hitap etmiş ve bunlara önemsememizi istemiştir. Dolayısıyla Cuma ile alakalı gelebilecek alakasız bazı ithamlar da olabilir.
Şu anda belki biz muhatap oluyoruz, olmuyoruz. İnsanlar buna da itiraz edebilir. Onlara dönük bu afiş hem onlarla da örtüşür hem de onunla alakası olsun veya olmasın.
Bir defa Rabbimiz bizim her halükarda bizi akıllı canlılar olarak yaratmış. Akıllı, iradeli. Onun için pişman olmamak için aklımızı kullanmamız lazım.
Hem ahirete dönük, ahirette pişman olmamak adına, hem şu dünyada pişman olmamak adına birçok yaptıklarımızın bize pişmanlık getirmemesi adına düşünerek iş yapmamız, tefekkür etmemiz, fırsat bulduğumuz her anı düşünerek, tefekkür ederek hayat üzerine, memat üzerine, yaşam üzerine, ölüm üzerine, canlılar üzerine, kendimiz üzerine, afakımızla alakalı, enfüsümüzle alakalı, birçok çocuğumuzla alakalı, büyüklerle alakalı. Yani hayatın her meselesiyle alakalı. Hakikaten bu bizim üstünlüğümüz.
Düşünmek, Allah'ın bize verdiği has bir meleke, bizi diğer mahluklardan üstün kılan hassasiyet. Bize verilen bu his, bunun pratiğe dönüştürülmesi, akl ederek aldığımız algıların anlamlı, hikmetli uygulamalara, icraatlara dönüştürülmesinde aklın kullanılması, dünyadaki gördüğümüz nesneler arasında alakanın kurulması, ilmi mevzularla alakalı irtibatların değerlendirilmesi ve akıl edilmesi. Bu bizim hakikaten irade ve akıl.
Diğer mahluklarda olmayan ve insana has. Dolayısıyla insanı Rabbimizin son model üretimi yapan, son model mahluku yaratığı yapan bizi bu. Öyleyse biz bunu aklımızı peynir ekmekle yiyemeyiz.
Veya onu hiç yokmuş gibi kullanmadan adeta akıl var ama kullanılmıyor. Kullanılmaya kullanılmaya beyin var, kullanılmıyor. Kullanılmaya kullanılmaya atalete, çöplüğe dönüşmüş.
Veya lüzumu lüzumsuz birçok bilgiyle doldurulmuş. Çok yönlü. Aklımızı hem kullanmak hem de onu çarçur etmemek durumundayız.
Bir başka veteremiz inşallah. Böyle kısa bir girişten sonra bir başka veteremizle devam edelim. Bakalım sokaktaki insanımız cuma ile alakalı ne demişler.
Onları da dinleyelim, onlara da kulak verelim. Tabii onlar da nihayetinde herkesten bir değer çıkabilir, bir değer fışkırabilir. Onların da sözlerini dinlememiz veya eleştirilerini, sorularını, katkılarını almamız lazım.
Bir sonraki vetereyi de görelim. Bir vetere, bir afiş olarak da gidebiliriz, diyoruz. Memursen tarafından memurların cuma günü öğle tatili sürelerinin uzatılması için talepte bulunuldu.
Bu talebe katılıyor musunuz efendim? Tabii, namaz için talep ediyorum. Başka işim değil yani. Namazdan bir buçuk saat dinlemeleri var değil mi? Ama sadece namaz için istiyorum.
Zaten namazlarını kılanlar kılıyorlar, ona gerek yok ki. Memurlar rahat zaten, dörtte paydos ediyorlar. Ama cuma saati öğlen olduğu için.
Anladım tamam, doğru söylüyorsunuz da zaten kılanlar mescitler, iş yerlerinde bile var kılıyor. Kılmayanlar ne olacak peki o zaman? Memurlar çok çalışmıyor ki bence. Yok desteklemiyorum, zaten beş gün yeterli diye düşünüyorum.
Buradaki amacı anlayabildiniz mi peki? Amaçları mı? Saatler mi çok geliyor acaba? Yok, cuma namazı vaktini rahatça değerlendirebilmeleri için. Mantıklı mesela şu cuma, cumartesi olabilir. Pazar mesela çalışma saati olarak, gönü olarak olabilir yani.
Mantıklı yani din olarak namazlarına girebilmeleri için mantıklı diye düşünüyorum. Siz bu talebi destekliyor musunuz? Destekliyorum. Neden destekliyorsunuz efendim? Cuma da kılsın namazın niyazını.
Devlet de biraz daha fazla para versin onlara. Bu paralarla geçim olmaz. Bu talebi destekliyor musunuz? Destekliyorum.
Niye destekliyorum? Biz İslam ülkesinde yaşadığımız için destekliyorum. Biz Allah ve Resulüne inanmışsak elbette ki onların hakkıysa, Müslümanların hakkı olduğu kadar. Ki o hakkı da bize Allah veriyor.
E verdiği göre tabii ki ben bir Müslüman olarak desteklerim. Daha sonra ne kadar dahi desteklerim? Ben desteklemiyorum. Neden efendim? İhtiyacımızı ne şekilde gidereceğiz diye düşünüyorum.
Zaten yeterli gelmiyor. Amaç da Cuma namazlarını memurlarının daha rahat idrak edebilmeleri. Anladım.
E tabii ki namaz, ibadet olunca saygı duyuyoruz, duyarız. Kesinlikle destekliyorum. İnsanlar din inançlarını özgürce yaşayabilmeli ve Cuma vaktinin de daha fazla olması daha iyi olur onlar için.
Destekliyor musunuz? Desteklemiyorum. Neden efendim? Zaten işçi kesimi çok çalışıyor. Memur her zaman kendini düşünüyor, başka bir şey düşünmüyor.
Biraz da işçileri düşünsün, işçilerden yanı olsun. Burada belki amacı anlamadınız. Amacı da söyleyeyim.
Cuma namazının eda edilebilmesi için, namaz için. Namaz için ise ibadetleri yapmak için, sadece onun için değil. Başka bir insanlarla başka bir ibadet yapması için her zaman trans göstermesi lazım.
Yani sadece onlara değil bütün insanlara göre olması lazım. Evet sayın seyircilerimiz, gördüğünüz gibi muhtelif cevaplar geliyor. Bazen tabii konular yanlış anlaşılabiliyor veya kasıtlı olarak değişik taraflara çekilebiliyor.
Bunlar hep nihayetinde toplumumuzun gerçekleri, hakikati bu. Şimdi sanki bir taraftan bu sırf memurlarmış için gibi bir algı orada gördüm. Bu değil zaten.
Bir önceki veterinerimizler geçmişti. Esnaftır, işçidir. Bu herkes için.
Herkes için. Ha memur az çalışıyor, bu meseleyle alakalı bir sorun değil. O başka bir sorun.
Burada bir bayanın gene zaten az çalışıyorlar şeyi oldu. Bu dedik, söyledik, bu bir şekilde o gün iş bitiminde bitim saati uzatılarak veya gerekirse daha uzun bir zaman cumaya ayrılarak ve pazar veya cumartesi çalışılarak o telafi edilir bir şekilde. Edilir.
Özellikle esnaf için biz bunu, zaten esnafın böyle bir zorunluluğu olmadığı için esnaftan başlayarak bu işler yürütülebilir diye düşündük. Yani esnaf özellikle kendi saatini kendisi ayarlayan bir sınıf. Ancak memurlar ve işçiler de.
Sırf memurlar değil tabii işçiler için de. Özellikle bu dedi ki biz yoruluyoruz, işçiler çok çalışıyor. O zaman daha da doğru.
Bir buçuk saate veya bir saate yerine göre diğer günlerdeki sıkıştırdığı öğle arası ihtiyacını, bir de oraya cumanın eklenmesi, cuma bir hutbesi var, bir salası var, namazı var. İşte ondan sonra ne oluyor? İnsanlar böyle baştan sağıma bir ibadet ve oradan da istenen netice elbette elde edilemez. Yani bu öğlen ihtiyacına ilave eden cumanın da… Belki bayanlar bunu bilmeyebilir.
Diğer günlerden farklı, diğer günler ayrı. Diğer günler cuma ibadeti yok. En azından bir hutbe, bir vaaz, bir cuma birlikte belli bir yere gidilmesi, gelinmesi, hazırlık yapılması vs.
ciddi bir zaman istiyor. Ve saatler de tamamen resmi kayda ve iş saatine göre ayarlandığı için bazen cumalar öğlen sonrası iş başlama saatine denk düşüyor ve insanlar cumayı kılamadan öğle arası bitmiş oluyor ve işe başlamak durumunda. Ne olacak? E Allah'la randevusu var.
Başka türlü insanlarla bile, sıradan insanlarla bile randevusu olsa ya amirinden izin ister ya bir şey yapar bir şekilde ona ulaşır. Burada ne olacak? Dolayısıyla bunu bayanlar belki biraz anlamakta zorlanıyor veya belki de başka yani saptırma şeyi olabilir. Bilemiyoruz.
Allah öyle mi? Kalpleri Allah bilir. Bu konuyla alakalı yine ben bir bayandan şöyle bir şey duymuştum yakın zamanda duyduğum için. Yani bayanlar tabi ki cumaya çok katılmadıkları için özellikle bizim toplumumuzda bile.
Hani ya bu senede kurban hacca geldi diyen neşriyat bile var. Yani gazeteci, televizyoncu insanlar bazen kurban bayramının zaten hacla paralel gittiğini, aynı zaman dilimine geldiğini bilmeyen ve dinine yabancılaşan, bırak dindar değilse bile kültürüne yabancılaşan nice toplumun güya münevver aydın sözümara insanlar olduğu gibi bayanlarında hasreten bu zaman aşımı diyelim ki hakikaten bir kültürel değişim maalesef söz konusu. Burada kendi kültürüne, dine yabancılaşabiliyor.
Bayan diyor ki yani şuna bizzat şahit oldum. İşte bu mescid veya bu şey münferit namaz içindir. Cuma da münferit kılınsın.
Yani nasıl diğer vakitler şahıs şahıs kılınabiliyor. Halbuki bu diğer vakitler için de tavsiye edilmez. Diğer vakitler için de tavsiye edilmez.
Allah Resulü Aleyhisselam'ın cemaat olmaya dönük, cem olmaya dönük öyle hadis-i şerifleri vardır ki hatta bir hadis-i şerifinde kalkıp gidip cemaate katılmayanın evini yakasın gelir. Bakın bu kim için tabi ki? Kendi aralarında sözleşme yapılan müminler arasında. Yani Müslüm olmayan, mümin olmayan birisi zaten hiç onun için böyle bir şey söylenmez.
Ama söz verip de ben bu ekiptenim, ben bu tayfadanım deyip de yan çizen gelmeyen mazeretsiz onlar için bir cemaate gelmekle alakalı. Cuma zaten cemaatin özü o, münferit hiç olamaz. Belli ki mazeret durumunda diğer vakitler münferiden de ferden de ifade edilebilir, ikame edilebilir.
Ama cuma, cuma asla münferit, ikame edilmez. Hatta makbul olabilmesi için bir imama göre en az 3, öbürüne göre en az 4, öbürüne göre en az 10, öbürüne göre en az 40 kişi en az olmak durumunda. Yani en az 3 yani cemaat olmak durumunda.
Cemaatsiz cuma olmaz, cemsiz cuma olmaz. Adı üstünde cuma, cem, cemaat o münferit olmaz.
Bu dosya 30 dakikadan daha uzun.
TAMAMI
Cuma Sohbetleri Cuma Rabbi randevü
Evet, selamün aleyküm muhterem seyircilerimiz. Gene bir cuma sohbeti programında daha birlikteyiz. Cuma'mızı bayram etmeye, sohbetle şenlendirmeye, bir arkadaşlık, bir irtibat, karşılıklı interaktif tesis edeceğimiz, hatta bazı sokakta sorularla ve sokaktaki insanlarımızın cevaplarıyla, o röportajlarla, veteranlarla canlandırmaya da çalışacağız.
Cuma sohbeti, malumunuz bugün Cuma, yani haftalık bayramımız. Allah'la randevuleştiğimiz ve Allah'ın huzuruna başta erkekler olmak üzere reşit erkekler haftada bir gün mescide gidiyoruz. Rabbimizin vaazını, ondan vaaz edilen ayetler, hadisler vs.
değişik Kur'an'i mefhumlarda, mevzularda anlatılar. Vaazlar, hutbeler ve omuz omuza yaslanarak salah, cuma salası, cuma namazı ikame ediliyor. Bu aynı zamanda ne demek? Yani bir yaslanmanın, birbirine omuz vermenin, bir iş arkadaşı olmanın göstergesi.
Dolayısıyla ashab, sohbet bir arkadaşlıktır zaten. Bunun en belirgin yansıması da Cuma günü tezahürü etmekte. Ve biz de onu bir şekilde hem bugün de bu saatlerdeki sohbetimizle öğle vakti kılınan, ikame edilen hutbe ve salayı ekranlara taşıyarak, orada bir bütünleşerek Cuma'yı ikame etmeye çalışıyoruz.
Cuma'nın kadrini bilmeye ve ondan istifade etmeye. Zaten biraz sonra Cuma ile alakalı veterinerler de sokaktan gelecek. Yani Cuma nedir, manası nedir, onunla alakalı ayet nedir? Rabbimiz bugün bizden randevuleşiyor, bir şey istiyor, zaman ayırmamızı istiyor.
Bize o zaman ayırmış, bizim de ona zaman ayırmamızı ve birbirimize zaman ayırmamızı. İşte erkekler omuz omuza. Sadece erkekler değil, Cuma aslında Cuma'ya bayanlar da katılabilir.
Çocuklar da katılabilir, yaşlılar da katılabilir. Cuma aslında topyekun toplumun, cemiyetin bir araya geldiği, neşelendiği, tanıştığı, hal hatır ettiği, selamlaştığı, Rableriyle selamlaştığı, Resullerle selamlaştığı ve birbirleriyle selamlaştığı bağların kuvvetlendiği adeta Kur'an Bayramı, Ramazan Bayramı gibi, Kurban Bayramı gibi şu anda iki bayram arasındayız. Kur'an Bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramı'nın arasındayız.
Yılda iki defa, ancak her hafta bir haftalık bayramımız var. O da Cuma, Cem bir araya gelme ve Cuma sohbeti de, işte onun sohbetini, onun bahsini yapma ve burada bir Cuma arkadaşlığı, bir alakalanma, bir irtibatlanma, bir muhabbet, bir sevgi, efendim insanların kaynaştığı, hem Rableriyle buluştukları onun davetinde, hem de birbirleriyle, böylesine hakikaten şen bir günümüz. Ne güzel.
Aslında bu bir nimet. Bu bir nimet ama gel gör ki zamanla işte bu nimetler iptal ediliyor. Cumalar Allah'a hasredilen bir gün değil de, gene sıradan diğer günler gibi hiçbir farkı olmayan bir gün adeta.
Yani insanlar pazartesi nasılsa, memuru, işçisi, esnafı gidiyor dükkanını açıyor, memur masasına, işçi işte iş yerine, bir şekilde Cuma'da da farkı yok. Hatta öğlen arası verilen zaman diliminde bile farkı yok. Aynı zaman dilimi.
O zaman dilimine, perşembe günü, pazartesi günü, salı, çarşamba günü yaptıklarına ilave eden bir de o istirahate, yemek istirahati, dinlenmesi, oraya sıkıştırılıyor. Ne Cuma? Cuma o ana sıkıştırılacak kadar kıymetsiz mi? Değersiz mi? Allah bizim için buluşmayı vaat etmiş, bize bir randevu vermiş. Yani bunun hiçbir önemi yok.
Allah önemsemiş öyle. Yani Allah bize randevu vermiş. Biz arasak alamayız ondan randevuyu.
O bize vermiş kendisi. Hazır. Neden bunu değerlendirmeyelim? Ama gel gör ki insanoğlu nankör, insanoğlu unutkan.
Bu kıymetli şeyleri, bu kıymeti, bu değeri unutuyor. Unutmakla da kalmıyor. Nankör, hatta onun yerine başka şeyler ikram ediyor.
Cumartesi, pazar vs. Onun için şeyde sorduk, dedik ki ya neden illa ki cumartesi pazar olsun, insanlar dükkanlarını bir esnaf, pazar günü, Cuma günü kapatsa pazar kapattığı gibi, namazına gitse, ailesiyle beraber, işte yakınlarıyla beraber, çoluk çocuğuyla beraber, gerekirse eğer burada bir iş kaybı oluşuyorsa, iş kaybı oluyorsa o zaman bunu pazar günü de telafi edebilir. Memurlar için de böyle veya diğer herkes, bütün katmanlar için, bütün sınıf esnaf için, hepsi için böyle geçerli.
Ve bu veterinerden birisini, yani bu mihvalde sorular soruldu, bu mihvalde. Ve alınan cevaplar, bakalım nedir, ne değildir. Ve bunlarla alakalı sayın seyircilerimiz, eğer sizin kafanızda da bir soru oluşuyorsa, bir istifham oluşuyorsa veya bir katkı sunmak istiyorsanız veya yeni bir proje, bir tedbirattan, tertibattan bahsediyorsanız, bir organizasyon.
Bunları bize aktarabilirsiniz. İrtibat telefonlarımız ara ara geçecek, irtibat telefonumuz olsun, mailimiz olsun. Onlar ara ara size yansıtılacak ve bu vetera bir başlangıç olsun.
İnşallah bunları daha da zenginleştirerek sizlere aksettireceğiz. Bu uğurlardan bize ulaşırsanız, biz de bilahare sizin sorunuz olsun, katkınız olsun, eleştiriniz olsun, her türlü katılımlara, bu zaten bir katılım olsun diyor. Bu kuru kuruya bir ekran sohbeti değil.
Biz buradan bir arkadaşlık hani kulüpler veya şunun sevenleri falan bilmem ne, cem'i medyada, sosyal medyada bu hani dillendirilir ya, biz bunun daha şey olanı, hayri olanı, daha müsbet olanını inşallah tesis edelim. Bu bir şey olsun, aramızda bir iletişimin olduğu, bir alakalımanın olduğu, kuru kuruya bir ekran dinletisi olarak değil de, hakikaten canlı, insanların katıldığı, belki sonraki programlara da olsa yansıyan, ona göre tabii anında hemen programa yansıyan bazı şeyler olmayabilir, bilahare biz onları yansıtırız, ona dönük programlar yaparız diye düşünüyoruz. Onun için iletişim bekliyoruz, alakalanmanızı istiyoruz ve karşılıklı iletişimle bu programı bir daha canlı, daha neşeli bir hale dönüştürelim istiyoruz.
İşte bu arada WTR'lerden birisi ekrana yansıyabilir. Bakalım sokaktaki insanımız ne düşünüyor, bir bakalım. Cuma Sohbetleri programı, Cuma namazı saatlerinde dükkanların kapatılması için bir çağrıda bulunuyor.
Bu çağrıyı destekliyor musunuz? Evet iyi olur bence de. Müslümanların camiye gitmesi benim de şey olur, nasıl anlatayım heyecanlandım şu an ama, ben de mutlu olurum, herkesin camiye gitmesi beni de mutlu eder. Yapılsın mı? Tabii ki de destekliyorum.
Cuma saatinde erkeklerin camide olması lazım, onların ibadetleri rahatlıkla yapması lazım. Desteklerim, niye desteklemem? Ben isterim şahsen insanların erkeklerin cuma saati yaklaştığı zaman dükkanlarını kapatıp camiye gitmelerini, sonsuza kadar desteklerim. Bu olması lazım zaten.
Genelde destekliyorum ama şimdi bazen düşünüyorsun, insanlar da ekmek yiyor, bir yandan da bir şey deyemiyorum ama. Normalde tabii herkes ister ki önce iman. Peki o cuma namazı aralığında en fazla bir saat sürüyor.
Evet. O saatte o kazançtan olmak çok büyük bir kayıp mıdır? Bence kayıp değil, bence kazançtır. Evet, gördüğünüz gibi bayanlarımız hararetle destekliyor ama sanki sadece bunları erkekler için gibi algılamışlar.
Evet, öncelikli olarak erkekler için farz. Ama buna bayanlar da katılabilir. Çünkü bizim bu cem'i, cuma da o, cem'i bayramımız.
Yani bir araya gelirken bakın, cemaat sadece erkekleri içermez. Bayanlar da, çocuklar da, yaşlılar da, toplum, cemiyet bütün katmanlarıyla, bütün sınıflarıyla olaya katılması lazım. Ve yani o cumatesi veya özellikle hasreten pazar günü insanların, pazar bayramı, sunday, güneş günü vs.
belki bu niyetle değil ama farkında olmadan da bazı şeyler olabiliyor. Her şey bilinçli değil bazen de bilinçsizce. Yani birçok insanların ibadetlerini de çok bilinçli yapmıyorlar.
O zaman o nasıl bilinçli olmasa bile, bilinçli ibadet gibi olmasa bile o da ibadetten diye yapılıyor. O zaman bilinçsiz olarak pazar gününe katılmak da o zaman bir şekilde ibadet. Dolayısıyla o kepenkler nasıl pazar kapatılıyorsa, bu cuma yapılabilir.
Bunun da oradaki erkek kardeşimiz de bu defa iş kaybından doğru haklı. Haklı biz onun için ne dedik o zaman? Eğer bir iş kaybı oluyorsa da o zaman pazar günü telafi edilebilir. Pazar telafi edilebilir.
Buna hiçbir engel yok. Varsa da bunlar zamanla taleple bu şevk, heyecan, hassasiyet talepler oluştukça herhalde oralarda açılacak. O engeller de aşılacak.
Yani ağlamayan çocuğa meme yok. Talep etmemiz lazım. Bu talebin oluşması lazım.
O zaman pazar günü hiçbir engel olamaz. İşte bazı esnafın illa kapatması şeklinde bir dayatma olamaz. Bu halledilir.
Bir de işte memurlar için normalde diğer günler belli bir öğlen arası var. Ancak denir ki bu öğlen arası uzatılsın. Buna cuma da eklensin.
Nihayetinde sendikanın da böyle bir talebi oldu geçenlerde. İnşallah dileriz bu karşılık bulur. İşte 2 saat olarak yani öğle arası tatilinin 2 saat olarak.
Bu gerekirse burada bazılarda buna itiraz edebilir. İşte az çalışılıyor diye. Esnaf bunu pazar telafi eder.
Memur da gerekirse o gün 4'te çıkmak yerine, gerekirse 5'te çıkar. 5'te çıkmak yerine 6'da çıkar. Yani hiçbir hak, hukuk, iş kaybı olmadan bu yapılabilir.
Veya daha da önemlisi, işte yani kısmi zamanlı çalışmalar tesis edilebilir. Gerekirse bir kısım memur cuma çalışmaz, pazar çalışır. Cuma çalışmaz, cumartesi çalışır.
Bakın bu ciddi kazanımlar getirir. Niye? Hani bazıları buna hakikaten önyargılı bakıp da işte memur zaten çalışmıyor, az çalışacak. Değil, niye öyle bakıyorsun? O memur belki cumaya herkes aynı zaman diliminde çalışıyor.
Pazartesiden cumaya herkes aynı zaman diliminde çalıştığı için bir memurun başka bir memurla başka bir kuruma işi düşse ne yapıyor? Amirinden izin alıyor, iş orada, iş aksıyor, gidiyor başka kuruma. Ama değişik günlerde olsa, diyelim ki pazar gününe aktarıldı bu. Cuma günü izinli pazar.
İbadetinden sonra, cuma namazından sonra gider, başka kurumlardaki işini halleder, kendisi pazar çalışır. Veya başka memur, beş gün çalışan memur da gider pazar günü o hizmetini alabilir. Yani nöbetçi memurluklar var biliyorsunuz.
Nasıl bu acillerde, değişik yerlerde bu hizmet üretiliyor, daha bu genişler, daha rahatlar. Dolayısıyla memur da işini aksatmadan hizmet de alır. Bu aslında işi aksatmaz.
Başka? Başka diyelim ki herkes aynı saatte işe, aynı saatte işten çıkış ve aynı günlerde bu trafiği yoğunlaştırıyor. Bakın şu anda buraya gelmeye çalıştığım kat saat sürdü. Yani kat saat yazık değil mi? Bu büyük kayıp.
Ama işler günlere ve saatlere dağıtılırsa, yani ne olur? Her saat trafik ancak çok yoğun olmayan trafik gününe. Bu mümkün. Hafta sonu için de böyle.
Mesela pazar günü sabahları yol artık hiç bomboş. Ama diğer pazartesi sabah veya cuma akşamları çok sıkı trafik var. Bunu dağıttığınız zaman ne olur? Dağıttığınız zaman trafik de kolaylaşır.
Bunun birçok kolaylığı vardır. Buraya programa geçerken yönetmenimizden işittim. Türkiye'de Afyon ilinde yıllardır Cuma'nın tatil yapıldığı işçiler için hassaten pazar günü çalışıldığını duydum.
Ve bu da Cuma günü ciddi bir şekilde trafik sıkışıklığı ve ölümlü kazalar olduğunu ve buna itirazen böyle bir çözüm üretildiğini ve hakikaten de ciddi katkı sunduğunu. Yani hem trafiğe hem de ölümlü kazalara çünkü şehirler arası yollar da nihayetinde tabii ki yer yer kullanıyor. Oradaki yoğunluklar da kazayı artırıyor veya hem zemin geçitlerindeki yoğunluklar vs.
Bütün bu yoğunluklar hatayı ve kazalara bir şekilde artırır. İşte buna da çözüm getirilmiş olur bakın. Allah'ın emrettiği hiçbir şey hayata muhalif değildir.
Hayatın Rabbi de Allah, Cuma'nın Rabbi de Allah, hutbenin Rabbi de Allah, salanın Rabbi de Allah. Bunları ancak birileri böyle kafasında problem varsa onlar burada pürüz varmış gibi algılarlar. Hatta bakın Cuma günü resmi tatil edilebilir bile.
Bu da nihayetinde sorulardan birisi. Bu da gene sokaktaki insanımıza bu tür sorular soruldu. Yavaş yavaş bunlara da ne tür cevaplar verilmiş ara ara VTR'lere girerek bunların da cevabını alacağız.
Onun için arada bir afiş alabiliriz, biraz konuyu soğutalım. Ara ara gene bu VTR'ler devreye girecek. Evet, dedik ya şimdi insan hakikaten akletmezse böyle çok alakasız suçlamalar yapar veya konuya sadede gelmemek, bir çare üretmemek adına ipe un serer hesabından.
Böyle tür zihniyetler olabilir ama akledersek asla böyle bir şey olmaz. Rabbimiz de eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık alevli cehennemlikler içinde olmazdık gibi eğer akletseydik. Eğer görseydik, eğer işitseydik, eğer akletseydik yani biz alıcılarımızı açıp aklımızı da kullansaydık, beynimizi böyle sulandırıp, beynimizi kirletmelerine müsaade edip tamamen akılsızca davranmak yerine akletseydik, bu tür şeyler başımıza gelmezdi.
Onun için Rabbül Alemin hatta bugün Cuma'da A'cizane okuduğum bir ayet-i kerime. Ayet-i kerimesinde bu Kur'an hayat vermek üzere, bu Kur'an hayat vermek üzere insanlara indirildi. Hayat verecek.
Ölülere değil, dirilere. Nasıl olacak? Onlar bir şekilde, o ayet-i kerimenin arkasında önünde bir şekilde gene akletmekle alakalı bir bölüm geçiyor. Ve akletmekle dolayısıyla insanlar hayatı anlamlı hale getirecek.
Kur'an ona hayat katacak, anlam katacak ama aklımızı kullanmazsak. Dolayısıyla o zaman saçma sapan Allah'ın ayetleriyle şu hayat arasında sanki bir şey varmış gibi, Allah'ın ayetleriyle kevniyet arasında, Allah'ın ilmiyle, bize öğrettiği ayetlerle, işte ilim arasında, bilim arasında, ne arasında bir alakasızlık varmış, bir tenaküs varmış gibi düşünülebilir. Bunlar tam akletmemenin neticeleridir ve Kur'an'da birçok yerde akletmemiz bizden istenir.
Evet, akletmemiz istenir. Eğer akledersek Allah'ın ayetlerinden ve birçok yazılı ayetlerden, kazılı ayetlerden azami istifade ederiz. Ancak o aklımızı kullanmazsak, tamamen böyle hazır ezberletilmiş bir refleksler, davranışlar şeklinde bir hayatı düşünmeden koşturmaca halinde yaşarsak maalesef birçok şeyi anlamlandıramayız.
Onun için düşünmek çok önemli, tefekkür etmek çok önemli, akletmek çok önemli. Birçok ayeti kerimede Rabbimiz bizim akletmemizi, tefekkür etmemizi, tezekkür etmemizi, tedebbür etmemizi, yani düşünmenin, tefekkür etmenin, ölçüp bitmenin, akletmenin envai çeşidiyle bize hitap etmiş ve bunlara önemsememizi istemiştir. Dolayısıyla Cuma ile alakalı gelebilecek alakasız bazı ithamlar da olabilir.
Şu anda belki biz muhatap oluyoruz, olmuyoruz. İnsanlar buna da itiraz edebilir. Onlara dönük bu afiş hem onlarla da örtüşür hem de onunla alakası olsun veya olmasın.
Bir defa Rabbimiz bizim her halükarda bizi akıllı canlılar olarak yaratmış. Akıllı, iradeli. Onun için pişman olmamak için aklımızı kullanmamız lazım.
Hem ahirete dönük, ahirette pişman olmamak adına, hem şu dünyada pişman olmamak adına birçok yaptıklarımızın bize pişmanlık getirmemesi adına düşünerek iş yapmamız, tefekkür etmemiz, fırsat bulduğumuz her anı düşünerek, tefekkür ederek hayat üzerine, memat üzerine, yaşam üzerine, ölüm üzerine, canlılar üzerine, kendimiz üzerine, afakımızla alakalı, enfüsümüzle alakalı, birçok çocuğumuzla alakalı, büyüklerle alakalı. Yani hayatın her meselesiyle alakalı. Hakikaten bu bizim üstünlüğümüz.
Düşünmek, Allah'ın bize verdiği has bir meleke, bizi diğer mahluklardan üstün kılan hassasiyet. Bize verilen bu his, bunun pratiğe dönüştürülmesi, akl ederek aldığımız algıların anlamlı, hikmetli uygulamalara, icraatlara dönüştürülmesinde aklın kullanılması, dünyadaki gördüğümüz nesneler arasında alakanın kurulması, ilmi mevzularla alakalı irtibatların değerlendirilmesi ve akıl edilmesi. Bu bizim hakikaten irade ve akıl.
Diğer mahluklarda olmayan ve insana has. Dolayısıyla insanı Rabbimizin son model üretimi yapan, son model mahluku yaratığı yapan bizi bu. Öyleyse biz bunu aklımızı peynir ekmekle yiyemeyiz.
Veya onu hiç yokmuş gibi kullanmadan adeta akıl var ama kullanılmıyor. Kullanılmaya kullanılmaya beyin var, kullanılmıyor. Kullanılmaya kullanılmaya atalete, çöplüğe dönüşmüş.
Veya lüzumu lüzumsuz birçok bilgiyle doldurulmuş. Çok yönlü. Aklımızı hem kullanmak hem de onu çarçur etmemek durumundayız.
Bir başka veteremiz inşallah. Böyle kısa bir girişten sonra bir başka veteremizle devam edelim. Bakalım sokaktaki insanımız cuma ile alakalı ne demişler.
Onları da dinleyelim, onlara da kulak verelim. Tabii onlar da nihayetinde herkesten bir değer çıkabilir, bir değer fışkırabilir. Onların da sözlerini dinlememiz veya eleştirilerini, sorularını, katkılarını almamız lazım.
Bir sonraki vetereyi de görelim. Bir vetere, bir afiş olarak da gidebiliriz, diyoruz. Memursen tarafından memurların cuma günü öğle tatili sürelerinin uzatılması için talepte bulunuldu.
Bu talebe katılıyor musunuz efendim? Tabii, namaz için talep ediyorum. Başka işim değil yani. Namazdan bir buçuk saat dinlemeleri var değil mi? Ama sadece namaz için istiyorum.
Zaten namazlarını kılanlar kılıyorlar, ona gerek yok ki. Memurlar rahat zaten, dörtte paydos ediyorlar. Ama cuma saati öğlen olduğu için.
Anladım tamam, doğru söylüyorsunuz da zaten kılanlar mescitler, iş yerlerinde bile var kılıyor. Kılmayanlar ne olacak peki o zaman? Memurlar çok çalışmıyor ki bence. Yok desteklemiyorum, zaten beş gün yeterli diye düşünüyorum.
Buradaki amacı anlayabildiniz mi peki? Amaçları mı? Saatler mi çok geliyor acaba? Yok, cuma namazı vaktini rahatça değerlendirebilmeleri için. Mantıklı mesela şu cuma, cumartesi olabilir. Pazar mesela çalışma saati olarak, gönü olarak olabilir yani.
Mantıklı yani din olarak namazlarına girebilmeleri için mantıklı diye düşünüyorum. Siz bu talebi destekliyor musunuz? Destekliyorum. Neden destekliyorsunuz efendim? Cuma da kılsın namazın niyazını.
Devlet de biraz daha fazla para versin onlara. Bu paralarla geçim olmaz. Bu talebi destekliyor musunuz? Destekliyorum.
Niye destekliyorum? Biz İslam ülkesinde yaşadığımız için destekliyorum. Biz Allah ve Resulüne inanmışsak elbette ki onların hakkıysa, Müslümanların hakkı olduğu kadar. Ki o hakkı da bize Allah veriyor.
E verdiği göre tabii ki ben bir Müslüman olarak desteklerim. Daha sonra ne kadar dahi desteklerim? Ben desteklemiyorum. Neden efendim? İhtiyacımızı ne şekilde gidereceğiz diye düşünüyorum.
Zaten yeterli gelmiyor. Amaç da Cuma namazlarını memurlarının daha rahat idrak edebilmeleri. Anladım.
E tabii ki namaz, ibadet olunca saygı duyuyoruz, duyarız. Kesinlikle destekliyorum. İnsanlar din inançlarını özgürce yaşayabilmeli ve Cuma vaktinin de daha fazla olması daha iyi olur onlar için.
Destekliyor musunuz? Desteklemiyorum. Neden efendim? Zaten işçi kesimi çok çalışıyor. Memur her zaman kendini düşünüyor, başka bir şey düşünmüyor.
Biraz da işçileri düşünsün, işçilerden yanı olsun. Burada belki amacı anlamadınız. Amacı da söyleyeyim.
Cuma namazının eda edilebilmesi için, namaz için. Namaz için ise ibadetleri yapmak için, sadece onun için değil. Başka bir insanlarla başka bir ibadet yapması için her zaman trans göstermesi lazım.
Yani sadece onlara değil bütün insanlara göre olması lazım. Evet sayın seyircilerimiz, gördüğünüz gibi muhtelif cevaplar geliyor. Bazen tabii konular yanlış anlaşılabiliyor veya kasıtlı olarak değişik taraflara çekilebiliyor.
Bunlar hep nihayetinde toplumumuzun gerçekleri, hakikati bu. Şimdi sanki bir taraftan bu sırf memurlarmış için gibi bir algı orada gördüm. Bu değil zaten.
Bir önceki veterinerimizler geçmişti. Esnaftır, işçidir. Bu herkes için.
Herkes için. Ha memur az çalışıyor, bu meseleyle alakalı bir sorun değil. O başka bir sorun.
Burada bir bayanın gene zaten az çalışıyorlar şeyi oldu. Bu dedik, söyledik, bu bir şekilde o gün iş bitiminde bitim saati uzatılarak veya gerekirse daha uzun bir zaman cumaya ayrılarak ve pazar veya cumartesi çalışılarak o telafi edilir bir şekilde. Edilir.
Özellikle esnaf için biz bunu, zaten esnafın böyle bir zorunluluğu olmadığı için esnaftan başlayarak bu işler yürütülebilir diye düşündük. Yani esnaf özellikle kendi saatini kendisi ayarlayan bir sınıf. Ancak memurlar ve işçiler de.
Sırf memurlar değil tabii işçiler için de. Özellikle bu dedi ki biz yoruluyoruz, işçiler çok çalışıyor. O zaman daha da doğru.
Bir buçuk saate veya bir saate yerine göre diğer günlerdeki sıkıştırdığı öğle arası ihtiyacını, bir de oraya cumanın eklenmesi, cuma bir hutbesi var, bir salası var, namazı var. İşte ondan sonra ne oluyor? İnsanlar böyle baştan sağıma bir ibadet ve oradan da istenen netice elbette elde edilemez. Yani bu öğlen ihtiyacına ilave eden cumanın da… Belki bayanlar bunu bilmeyebilir.
Diğer günlerden farklı, diğer günler ayrı. Diğer günler cuma ibadeti yok. En azından bir hutbe, bir vaaz, bir cuma birlikte belli bir yere gidilmesi, gelinmesi, hazırlık yapılması vs.
ciddi bir zaman istiyor. Ve saatler de tamamen resmi kayda ve iş saatine göre ayarlandığı için bazen cumalar öğlen sonrası iş başlama saatine denk düşüyor ve insanlar cumayı kılamadan öğle arası bitmiş oluyor ve işe başlamak durumunda. Ne olacak? E Allah'la randevusu var.
Başka türlü insanlarla bile, sıradan insanlarla bile randevusu olsa ya amirinden izin ister ya bir şey yapar bir şekilde ona ulaşır. Burada ne olacak? Dolayısıyla bunu bayanlar belki biraz anlamakta zorlanıyor veya belki de başka yani saptırma şeyi olabilir. Bilemiyoruz.
Allah öyle mi? Kalpleri Allah bilir. Bu konuyla alakalı yine ben bir bayandan şöyle bir şey duymuştum yakın zamanda duyduğum için. Yani bayanlar tabi ki cumaya çok katılmadıkları için özellikle bizim toplumumuzda bile.
Hani ya bu senede kurban hacca geldi diyen neşriyat bile var. Yani gazeteci, televizyoncu insanlar bazen kurban bayramının zaten hacla paralel gittiğini, aynı zaman dilimine geldiğini bilmeyen ve dinine yabancılaşan, bırak dindar değilse bile kültürüne yabancılaşan nice toplumun güya münevver aydın sözümara insanlar olduğu gibi bayanlarında hasreten bu zaman aşımı diyelim ki hakikaten bir kültürel değişim maalesef söz konusu. Burada kendi kültürüne, dine yabancılaşabiliyor.
Bayan diyor ki yani şuna bizzat şahit oldum. İşte bu mescid veya bu şey münferit namaz içindir. Cuma da münferit kılınsın.
Yani nasıl diğer vakitler şahıs şahıs kılınabiliyor. Halbuki bu diğer vakitler için de tavsiye edilmez. Diğer vakitler için de tavsiye edilmez.
Allah Resulü Aleyhisselam'ın cemaat olmaya dönük, cem olmaya dönük öyle hadis-i şerifleri vardır ki hatta bir hadis-i şerifinde kalkıp gidip cemaate katılmayanın evini yakasın gelir. Bakın bu kim için tabi ki? Kendi aralarında sözleşme yapılan müminler arasında. Yani Müslüm olmayan, mümin olmayan birisi zaten hiç onun için böyle bir şey söylenmez.
Ama söz verip de ben bu ekiptenim, ben bu tayfadanım deyip de yan çizen gelmeyen mazeretsiz onlar için bir cemaate gelmekle alakalı. Cuma zaten cemaatin özü o, münferit hiç olamaz. Belli ki mazeret durumunda diğer vakitler münferiden de ferden de ifade edilebilir, ikame edilebilir.
Ama cuma, cuma asla münferit, ikame edilmez. Hatta makbul olabilmesi için bir imama göre en az 3, öbürüne göre en az 4, öbürüne göre en az 10, öbürüne göre en az 40 kişi en az olmak durumunda. Yani en az 3 yani cemaat olmak durumunda.
Cemaatsiz cuma olmaz, cemsiz cuma olmaz. Adı üstünde cuma, cem, cemaat o münferit olmaz.
Bu dosya 30 dakikadan daha uzun.