RABBİİ
Rabbii Haber

Münafıkça Aldanma

İNFAK ET, MÜNAFIKÇA ALDANMA
 
 
Önce tezkiye. Tezkiye, arınma, manen arınma, tezkiye diye kullanılır. Bu da zekata varır.  Son noktaya geleceğiz ama onun geliş serüvenini okuyarak geleceğiz. Öyle gelirsek doğru anlarız. Zekatın aslı tezkiye, önce fikren arınma, sonra o fikri arınmayı maddi arınmaya yansıtma. Senin kalbin temizlenmedi ise, kirli düşüncelerle şirkle, küfürle, inkarla, nifakla doluysa, sen malını arındıramazsın. Ama kalbin temizlendi ise ancak Allah'a açıksa, bütün batıl düşüncelere kapalıysa, o otomatikmen malını da temizlemeye vardırır. Zekatını verir, saf, pirüpak bir şekilde malını da temizler, evini de temizler, çevresini de temizler, ülkesini de temizler. Tezkiye bu. Aslında bir yerde aklama. Kara parayı aklama deriz ya, çok para ama kara ise bir anlamı yok  boş. Ama akladığım zaman böyle bir manevra çekersin, o zaman köşeyi dönersin. Peki bu manevra nedir? Aslında bize bütün verilen şeyler hepsi verili Allah'tan. Baktığımız zaman aslında Allah razı ise iyi, güzel. Değilse bataktayız. Hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk. Peki bunu meşrulaştırmanın yolu nedir? Aklamaktır. Adeta o haksız kazancı, haksız nimetleri haklı hale dönüştürmenin yolu da o. Hak aklama nereden geçiyor? Tezkiye den geçiyor. Manen tezkiyeden geçiyor. Madden zekattan geçiyor. Önce tezkiye. Aynen bu. Bütün birikimlerimizi aklar. Yoksa diğer türlü hepsi kara para. Dünya kadar. Mafyatik kara paralar. Bir var bir yok. İşte tezkiye dediğimiz imani arınmaya bunu tabii tutmayanların  hali. Var ama aslında suç,  olmasa daha iyi. Şu andaki bir çok kazananların hali budur. İflas budur bu. Bak, bir yerde bakıyorsun hepsi aleyhine yazılıyor. Onu gasp etmişsin. Keşke olmasa falan. Senin elinde yakalanınca suç olmuş oluyor.
 
 
Sadaka da aynı. Tezkiye, zekat ve sadaka. Sadaka da nereden geliyor? Sadakatten geliyor. Yani Rabbe sadık olmanın karşılığı bu. Nedir o? Rab sana vermişse, O'da istiyorsa geri, hiç çekinmeden zaten senin buyur Allah'ım. Zaten hepsini istemiyor, hatta hiç istemiyor. Bakin O vermiş, bizden isteyince biz de veriyormuş gibi yaparsak ki çoğu yapmıyor, biliyoruz ya Allah bizden almayacak. Hatta bu verişimizi daha çok vermeye vesile kılacak. Dünyanın espirisi bu, imtihanın espirisi bu. Şu andaki emaneten bizde. Ama Allah'ın istediğini ne kadarsa cüz'i çok bir şey değil. Çok da üstümüzde yük değil aslında. Ama bunu herkes başaramaz. İmanlılar,  Allah'a sadık olanlar başarır. Verir, hepsini istese de verir ki, Allah istemez zaten. Allah'ta biliyor. Aynen  İbrahim Aleyhisselam'ın  İsmail'i fedası gibi, benzer bir şey. Bu da sadakatle alakalı bir şey. O zaman ne yapıyor Allah? Bu sana emanetti ya, al kalıcı olsun. Hatta bil diye yazıyorum. On olsun, yüz olsun, yedi yüz olsun. Olay bu ya, bu kadar basit. Çok basit aslında. Ama çocuk oyuncağı gibi. Ama çocuklar hani oyuna takılıp yanılırya, büyük çocuklar da buradan maalesef basit kolay şeyi geçemiyorlar. Bakın etrafınıza bu oyun diyelim imtihan. Bunu geçen çok az. Allah buyuruyor çoğu burada takılırlar, sınıfta kalırlar. Olay mı? Sadakat de bu, sadaka da oradan  geliyor. 
 
 
İnfak; Rabbül Alemiyn, Bakara Suresi /254'te "Ey iman edenler! Ey iman iddiasında bulunanlar! O gün gelmeden önce, Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden infak edin, verin." Hasbel kader ne ise az, çok ki,  ne olacak O Allah'ın verdiği rızık bir helal olacak, hakediş olacak. Tamam sen bunu hak ettin. Bu şey değil, kaçak köçek değil, bu kara değil, ak. Annenin ak sütü gibi helal, Allah'ın helali gibi helal. Sonra sen  bu krediyi hak ettin yani iflas etmedin. Dolayısıyla sen artık kredi çekebilirsin. Karşılıksız kredi. Diğerlerine; sen hak etmedin, kapattı musluğu bitti. Bu bile sana fazla. Hatta yok bu öyle kredi çekip küfredenler, sövenler. Küfrederek nimeti tüketenler. Yok mu? Allah'ın nimetini tüketerek, Allah'ın teknolojisi ile Allah'a savaş açan yok mu? Bütün ayetler Allah'ın değil mi? Bütün fizik, kimya, biyoloji, bütün ayetler Allah'ın değil mi? Allah'ın teknolojisi ile Allah'a savaş açan yok mu? Çok. Allah'ın verdiği akılla, Allah'la yani mücadele eden Allah'ın dinine yok mu? Allah'ın verdiği zekaya bu benim zekam, bu benim aklım, bu benim bilmim diyerek Allah'la, diniyle, Allah'ın kulları ile mücadele eden yok mu? Çok. Bu ne demek aslında? Yani yediğin... köpek yapmaz bunu ama insan yapıyor. Halbuki köpeğin böyle bir donanımı yok. Ama insanın böyle bir donanımı var. Aklı var, fikri var, vicdanı var, zekası var, bir de üstüne vahiy var, kitap var. Ama bütün bunlara rağmen bunlar oluyor mu? Bal gibi oluyor.
 
 
 Öyleyse, aslında bakın  nikah bile,  nikah ne yapıyor? Nikah Allah'ın verdiği o zevciyeti, çiftleşmeyi meşru kılıyor. Niye Allah'tan izin alıyorsun? Öbür de aynı şeyi yapıyor. Ama o izinsiz yapıyor. Ne oluyor? Suç oluyor, haram oluyor. Seninki ne oluyor? Hatta sevap kazanıyorsun. Hatta ne oluyor o nimete? Allah, bu bir promosyondu. Sen bu kredininde, promosyonunda hakkını verdin sana ebediyen, fazlasıyla, kat be kat. Öbürüne ise; sen küffarı nimette bulundun. Küfrettin ya, yediğin çanağa küfür ettin, onun Rabbine saygısızlık ettin. Sen hatta istemezük dedin ya, istemiyor musun? sen bilirsin. Öyle, bitti. Ondan sonra cehennem başladı, azap başladı. Zevk yerine azap, nimet yerine cehennem. Böyle bir dünyadan. Dolayısıyla infak budur. İnfak, yani veriyormuş gibi yapıp biliyorsun, mü'min bunu biliyor ama bilmesine rağmen birileri bunu başaramıyor, mü'min başarıyor. Allah'ta onun nimetini ebedi kılıyor bu kadar basit. 
 
Münafık;  infaktan geliyor. Yani infaklaşanlar. Şöyle ki;  Hani al gülüm ver gülüm dalavere si var ya. Almış gibi yaparak, vermiş gibi yaparak. Yahu zaten bu senin değil, bu zaten sahte. Ama Allah bunu onaylıyor, sana meşru kılıyor. Sen sahte paranın sahtesini yapıyorsun. Ne gerek var yani münafık demek;  bu işi yapıyormuş gibi yapmak. Yani Allah zaten almayacak ama onu da veriyormuş gibi yapıyor. Yani hilenin hilesi adeta. Bu kadar. Yani sahtekarlığın bile bir rajonu vardır kaba tabirle. Yani burada bile bu kadar patavatsız davranan insanlar kendi arasında ben sana vermiş gibi yapayım, sen de almış gibi yap işte bu hülle dedikleri vesair, benzeri. Allah buyurur ki; O gün alışveriş yok, imtihan bitti. O gün alışverite ben ticaret yapar kazanırım. Aklım var, fikrim var, param var, sermayem var bastırırım. Hadi ordan. O sana bir mühlet dahilinde denenmek üzere verildi. Yookk.
 
 
" vela hülle"  hile, hurda yok. Hele şu anda halledelim tamam. Yook. O bitti artık onlar. Sana göz yumuldu ama sen beceremedin. " Vela şefaan"  hiç birşey, şefaatte yok ögün bakın ilginç. Ayet; şefaat yok. Şefaat bugün ne kazandıysan onun karşılığında torpil yok.  Allah'ta haşa torpil geçmez  hak edişine karşılık ha onu katlar. Zalime zulmettiği kadar. İstemiyor musun? Alma Tamam bitti. İstiyor musun? Sen ne kadar gösterdin? Şu kadar. Öburü iki katı. Ama diyelim ki Allah onu yüz kat yapıyorsa, yedi yüz kat yapıyorsa yansıtıyor. Adil. Adil bir şekilde Allah'ta torpil geçmez. Dolayısıyla Resülleri de torpil geçmez. Ama bu anlamda Allah bonkörce davranır ki, biz buna bereket diyoruz. Davranır. Allah'in elinde kim tutabilir? Dolayısı ile bu bundan ibaret. Ama o, bu gün ki imtihandan sonra imtihan bitti, defter dürüldü,  o geçmişte kaldı. Ne ticaretle hallederim, ne hile hurda ile hülle ile ne de efendim benim şeyhim var  şunum var, Ağam var  paşam var. Hadi hadi oradan. Sen dünyada kendin ne kazandıysan o. 
 
 
Dolayısıyla bakın münafıkça bir aldanma. Münafık ne yapmış oluyor? Aslında aldanmış oluyor ya, kendisi aldanıyor. Mal, mülk senin değil. Adam gibi ver, daha fazlasını al, kat ve kat al. Hiç olmazsa burada hileye gitme. Burada hile hurda yapma. Şu andaki münafık anlayışı sadece al verde değil, düşünce sisteminde de var. Bir çok insan inanmış gibi yapıyor. Hatta fasık dediği Kuran'da hatta inandığını zannediyor, iman ettiğini zannediyor. İman demek; imanlı, emniyetli olan demek. Zannediyor, fasık. Bir kısmı da aslında inanmadığını da biliyor ama öyle yapıyor. Etrafınıza bakın. E kardeşim sen öyle düşünmüyorsun, bu yanlış. Ama öyle yapıyor. İmandaki münafıklık. Siz bunu basit alış verişteki veya bir rızıkdaki veya infakdaki olay ne ise bunun imani alandaki olayı da düşün. O çok daha güçlü bir boyutta, çok daha tehlikeli, çok daha önemli. Dolayısıyla münafıkça aldanma. İnfak et. Münafıkça anlatıyorum zannederek aldanma. Bırakın öbür tarafı. Şimdi bir mü'min böyle davrandığı zaman dünyada kazanıyor mu? Öyleya kazanıyor.. Ahiret zaten cepte. Çünkü ona göre davrandı. Münafık ça davranan dünyada da aslında kayıp ediyor bu hile hurda ile, ahiret zaten yok, tam bir kayıp, külliyen bir kayıp. Akıl nerede bunun, vicdan nerde? 
 
 
Hatta bakın; böyle bir imanlı bir toplum, güvenli bir toplum demek. İman;  emniyet, güven. Bunu yapsa, veriyormuş gibi yapsa çoğunu alacak emniyetli bir toplum. Ama diğer türlü vermiyor. Bir cebinde tutmaya çalışıyor fakat onun tutmak için o kadar güvenlik sistemlerle para yatırıyor ki daha fazlasını yatırıyor. Devleti ile, şirketi ile, özeli ile, tüzeli ile aslında astarı kılıfını geçiyor. Peki buna ahirette bir karşılığı var mı? O da yok. Dünyada da karşılığı daha fazla harcadın. Ama ne ahiret karşılığı var ne dünya karşılığı. Halbuki ver, fakir fukara kalmasın madden, manen insanların düşüncesi aydınlansın. İslam'la, imanla, emniyetli bir topluma dönüşsün. Ahiret cepte Allah'ın izniyle, dünya da daha... kim karda? Kar eden kim? Kazanan kim? İflas eden kim? Öyleyse İnfak et, münafıkça aldanma. Bunun adı da iman, emniyet. En güçlü sigorta...
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol