RABBİİ
Rabbii Haber

Hadsize Saygı olmaz

 
HADSİZE SAYGI OLMAZ
 
Hiçbir kavmi göremezsin ki, birileri Allah'a ve resulüne hadsizlik etsinler de o hadsizlik edenlere sevgi beslesinler. Devamında babası da olsa evladı da olsa kardeşi de olsa der. işte onlar Allah'ın taraftarı, Allah'ın partisidir. Ne güzel değil mi? Allah'a ve resulüne hadsizleşenlere saygısızlaşanlara sevgi ve saygı olur mu? Yani sevgi ve saygı adrese, hak edene, küstahlaşana değil, Allah'a hadsizleşiyorsa en azından o noktada, hadsizleştiği noktada, en azından ona tavrını koymak zorundasın. Veya ona saygı duyamazsın. Sevgi duyamazsın.

Öyle bir atmosfere cahili bir ortama, körler, sağırlar birbirini ağırlar hale geldik ki ağızlarında hoşgörü ve saygı kelimesi düşmüyor. hayat tarzına saygı duyuyorum. Şuna saygı duyuyorum, buna saygı duyuyorum. Hatta işte bilmem kaçlı çeteye katılan muhafazakâr partilerden birinin başkanı diyor ki o cinsi sapkınlar için hayat tarzına saygı duyuyoruz. Şimdi iyi de ona saygı duyman demek o sapkınlığa saygı duyman demek, onu yasaklayan, doğrusu daha nizami bir ilişkiyi daha meşru bir ilişkiyi emreden, onu doğru bulan ve o duygunun da yaratıcısı, o uzvun da yaratıcısı, o canlının mahlûkun da yaratıcısı olan Allah'a saygısızlık ediyor olman demek. Sende saygısızlığa ortak olmuş oluyorsun. O sevgisizliğe ortak olmuş oluyorsun. Bu aslında bir yerde baktığınızda hani körler, sağırlar birbirini ağırlar tarzı. Yani hepsi suçlu olunca herkes birbirini idare eder, idare ediyor. Suçlu ya. O ona saygılı, o ona saygılı. Hatta bazen görürsünüz böyle kelli felli, bazı kutlamalarda, seremonilerde o kadar nezaketliler, ama arka planda bakarsınız kirlilikler diz boyu. O orada bir riya, bir gösteriş. O diyor dürüst, Allah'a karşı dürüst değil ki. Allah'a dürüst değil ki, dürüst olsun. Kendi aralarında dürüst deçiniyorlar geçiniyorlar? Bir riya, bir gösteriş, idare edip, sen benim suçumu görme, ben de seni görmem. Yani böyle bir aldatmaca, aldatmaca ya… 
 
Böyle bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla bakın saygının ve sevginin yeri vardır tamam da, basit matematikte bile,  eğer bir değer menfiyse onu müsbete çevirmek istiyorsan neyle çarparsın? Eksiyle. Eksiyi eksiyle çarparsan artı olur. Ama eksiyi artıyla çarparsan eksi çoğalır. Yani bakın matematikte eksiyle, yanlışla, menfi ile menfi bir araya getirilirse, çarpılırsa, artı ve müsbet olur. Dolayısıyla sen saygısızlığa saygı gösterirsen ne olur? Saygısızlık olur. Saygısızlığa tavır netice müsbet olur. Düşmanlığa dostluk gösterilirse, düşmanlık artar. Yanlışı, kötüyü, hırsızlığı, caniliği, hoş görürsen, menfiyat artar. Biz hoşgörüyüz diyor. Ya hoş görmek ne demek, meşrulaştırıyorsun. O zaman o çoğalır. Çoğalıyor da zaten. Onu hoş göremezsin. Ona saygılı olamazsın. Olursan kötülüğü çoğaltırsın. Defetmek istiyorsan onu eksiyle karşı tavırla çarpacaksın veya daha büyük bir artıyla müspetle toplayacaksın ki o müspete dönüşsün. Bu böyledir. Kötülükle savaşmak, savaşla savaşmak, nefrete nefret. Nefret suçu diyorlar, nasıl, kötüye nefret duymazsan kötülük çoğalır.
 
İşte insanlara cani, katil, hırsız ve bunlara iyi bakıyorsunuz. Saygı duyuyoruz. Peki, o mazlumlar ne olacak hak sahipleri ne olacak? En başta Allah'ın hakkı ne olacak? Allah'a zaten haksızlık ettiğin zaman sen kendine kat kat haksızlık etmiş olursun. Allah'a bir zarar vermesin. Ama onu senin için istemiştir Böyle bir bakın. Kelli felli parti başkanları, şunlar, bunlar. öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, Riya, gösteriş, alavere dalevere, yalan, yanlış… Yani adam hakikaten bir de dürüst bilmem ne diye öne çıkabiliyor. Saygınmış. Saygı duyarsan, ikinci seferde yapılacak, o saygınsa sen de öyle davranacaksın. Öyle… Saygınsa öyle davran o zaman. Saygın bir şey yani. İkinci adım budur. Sen de öyle davranırsın. Dolayısıyla bu korkunç bir tuzak. 
 
Ama şu anda hümanist ortam, insan merkezli ortam. Hatta halkı kutsayanlar, bildiğin halkı kutsuyor. Evet, halk/insan Allah'ın son model yaratması. Ancak kendi alanı dışına çıkarsa Allah'ın ona verdiği donatıların dışına çıkarsa o zaman o da tökezler, dökülür ama ver gazı halt etsin. Halk insan merkezlilik yanlış ta, hâlbuki onun ağzına bir parmak bal çalıyor. Ver bana oyu. He ben senin adına malı götüreyim. Ondan sonra Allah'tan haşa yetkiyi aldı. Allah'a da karşı bir konuşlanmanın durumuna düşen ve halkı da olaya suç ortağı eden bir durumla karşı karşıyayız. Bunu da aslında halkın adına, kadına gaz, gence gaz, halka gaz. 
 
Bunu kim yapıyor? Şeytan. Âdem’e ne dedi atamıza? Melek mi olmak istiyorsun? Cennette ebedi kalmak mı istiyorsun? Hadi gel yavrum. Nereye götürdü? Bakın bu bir hiledir. Şu anda şeytanın uşakları emperyal sistem ve onların yerli işbirlikçileri de aynı şeyi yapıyor Halk iradesi, demokrasi tam bir şarlatanlık. Çöplük ya, olur mu? Biri yapacak, öbürü yıkacak. Hem Ak diyecek, hem kara diyecek. Hiçbirinin dediği olmayacak. Hâlbuki o konuda Allah'a teslim olsalar Hepsinin menfaatine tek çare başka çözüm yok. Ama Allah'ı unutturmak için ona yetki veriyormuş gibi yapıyor. Ama göstermelik. Ona yetkiyi veriyormuş gibi yapıp hani bu dolandırıcılar vardır ya, yetkiyi cebe indiriyorlar. Öyle yürüyüp gidiyorlar. 
 
Bakın hatta diyor ki, şu kadar seçmen oy veriyor. Ona saygı duymak lazım. Bak. Onu da bir vesile yapıyor. O teröri partiye saygı duymalısın diyor. Peki, o halkı yanılttın. O yanıldı. Burada  Allah'a soruldu mu? Hayır. Dediler ki halka, sen yaparsın. Hadi bakayım. Eee… o da yanlış yaptı. Çünkü Allah'a itibar etmeden yapılan işlerin çoğu yanlıştır. Özellikle ilahi alanlarda tamamı yanlıştır. Hükümet, hâkimiyet, ilahi bir alan değil mi? Böyle bir alan. Ona uyman lazım. Ne oldu.  Sonra onun masallarına bakın. Emperyal sistem korosu, bunu halk seçiyor. O zaman saygı duy diyor. Kardeşim halk da seçse yanlış yanlıştır. Bakın. Halkın tamamı seçse, yanlış yanlıştır Bir kişi itiraz etse doğruysa o doğrudur. Dolayısıyla hakkaniyeti belirleyen insanların söyledikleri değildir. Ha o Allah onlara müsaadeyi vermiş. Onun hesabı görülür. Yanlış karar verdiyse Rabbe itibar etmediyse, şeytanlara oyuncak olduysa, insani şeytanlara tabi olduysa cezasını çeker. Bu onun doğru olduğunu göstermez. Allah ona o yetkiyi vermiş. O salahiyeti, o ihtiyariyeti vermiş. O hürlüğü vermiş ama, kendini geliştirsin. Allah'ın öğrettiği doğrultusunda onun öğretimi doğrultusunda kendini geliştirsin. Doğru işler yapabilsin diye bu alanı açmış. Yoksa bunu suistimal edip daha kötüleşsin, daha kötüye gitsin diye değil. 
 
Saygı, hadsizliğe, saygısızlığa karşı saygı yapılamaz. Sevgi de, ancak doğruya, güzele, iyiye, müspete saygı duyulur, sevgi duyulur. Ve bir taraftan da nefret suçu diye bir şey geliştirdiler. Hâlbuki nefret, Hakka karşıysa, nefret kötü bir şeydir. Hakka karşı geliştirilen nefrete nefret duymak haktır. Kötüye nefret kötü değildir. Kötüyü temize çıkarmanın yolu menfiyati menfiyatla temize çıkarabilirsin. Kötüye nefret şart, suç depil. Suya sabuna dokunmadan temizlik olmaz. Misliyle hani kısas diyoruz ya misliyle, nefretse nefret, saygısızlıksa gerekirse ona itiraz. Sevgisizlikse itiraz, üzerinden o müspete dönüştürülebilir. Taktik bu. 
 
Öyleyse biz de diyoruz ki dönün Allah'a. Onun alemşumul sistemine, mekeresine, nizamına, barış projesine aykırı olan, küstahlaşan, hadsizleşen saygısızlaşanlara saygı duymuyoruz. Herkes o mihvalde olsa bile buna saygı duyulmaz. Sevgi duyulmaz. Bundan nefret edilir. Çünkü bu insanlığın en büyük ayıbı,  insanlık için en büyük zararlı durumundadır. Buna göz yumamayız. En azından kalben buğuz ederiz. Yapabiliyorsak dilimizle bunu beyan ederiz. Buna dikkat çekeriz. Hatta yapabiliyorsak elimizle bunu düzeltmeye çalışırız. Sünnetullah da böyledir. Sünneti resul de böyledir. Müminlerin sünneti de bu minvaldedir. Dolayısıyla Rabb'e saygısızlara haddini bildiren,  Ancak Rabb'e onun İslami barış projesine saygılı kullarından olmak ve bu şekilde geleceğimizi, yarınlarımızı aydınlatmak ve daha bi emin olmak üzere...
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol