RABBİİ
Rabbii Haber

Din Devlet Aynı

DİN DEVLET AYNI, AMİR MEMUR AYRI
  
Nebi aleyhi's selam gibi. O Mekke'de. O Mekke şartlarında adeta bizim şu anda yaşadığımız fikir, zihin ve iman zafiyetinin olduğu bir çağda, Nebi Aleyhisselam tevhidi, Allah'a daveti nasıl döne döne işledi ise, o, Kabe'nin büyüklüğüne, cemaatinin çokluğuna, 360 kadar puta rağmen. Ancak bunlar hakikati ifade etmediği için sürekli ne kadar cemaatte olsa, camide olsa başka türlü anlayışlar çok da olsa hak hakikat, tevhidi anlayış maalesef inceldiği için bu davayı, bu konuları sürekli gündem etmek zorundayım. Bu hikmetEllah'tır. Rabbimizin sünneti budur, Resullerin sünneti budur. Ve okuduğum ayette de Araf yani bilgilenenlerin, ariflerin farkında, aydınların konu olduğu surede Rabbilalemin ela. Dikkat edin, yaratma O'nundur. Bugün ne kadar? Bunca azgınlık, şaşkınlığa rağmen yaratma bizim işimizdir diyen çıktı mı? Her haltı yediler, her iddiada bulundular. Ama bu çok büyük iddia. Bunu biraz desteklemeleri gerekir, iknalari gerekir. Dolayısıyla ahir zamandayız halen bugün bunun iddiası bile yok. İspat ayrı bir şey. Öyleyse bunun sonucu. Öyle ya, basit bir cihazda onu kim imal ediyorsa, onun bir söz hakkı vardır, hatta ona iliştirir. Optimal kullanma kılavuzu diye, onu en ideal nasıl kullanırsınız diye. Bu aslında onun talimat namesidir. Bu bir yerde emir böyle davranın tarzında bir deruhtedir. Onun doğal neticesidir. Bir şeyi üretmenin, imar etmenin, o konuda bilgin olmanın. Bir de yaratmak var. Bilgili olmak, bir konuda muallim olmak, mühendis olmak bile bunu meşru kılıyorsa, onun yaratıcısı olmak. Bu kıyaslanamaz bile.
 
 
Öyleyse emirde O'nundur. Şu insana dair, şu hayata dair. Bu işin rajonu nedir, kuralı nedir, yasası nedir, ilmiligi nedir, standardı nedir, optimali nedir, faydalısı nedir, haramı nedir, helali nedir? Bu tek Allah'ın hakkıdır. Bu çok basit, sıradan bir mantık, çok sıradan ki kıyas kabul etmeyecek kadar güçlüdür. Yani insani alanlarda kıyas kabul etmeyecek kadar, alternatifi düşünülemeyecek kadar kesin. Bu böyle. Aslında yaratma dine bir yerde tekabül ediyor. Peki emir? Emirlikler denir, en basit yönetmeye.  Deruhte diyorsun. Yani birisi din alanı, öbürü devret alanı. Buradan ne görüyoruz? Bunlar tek elde tek ehil, tek yetkili, tek hak sahibi Allah. Bitti. Ancak bunu hadsizler, iş bilmezler veya  fesatçılar, fitneciler, fıskcılar, ifsadcılar bunu bölmüşler. Adeta insanı yukardan aşağı böler gibi. Bir taraf sağa, bir taraf sola, bir tarafa devlet, bir tarafa din. 
 
Halbuki Allah nazarında, hak nazarında devlet ve din etle kemik gibidir. Bunları ayırırsanız hayatiyet biter. Bir dinin devleti yoksa o din ölüdür. Devletin de dini yoksa o da ya batıl bir din üretir, onun peşinden zarar ziyan kendi müntesiplerini ğayya kuyusuna şu dünyada bile zarara, ziyana sevkeder. Bu kadar basit. Dinsiz devlet olmaz. Ya hak dine teslim olur veya kendi batıl dinini üretir. Dünyada bakın göremezsiniz. En basitinden haberlerde  diyor ki; mesela bayanlar icin açık bir kıyafet Kuzey Kore'de   bu kapitalist zihniyettir diyor. Sosyalizme karşıdır diyor.  Allahu Ekber. Sosyalizm, komünizm bir tarafta, kapitalizm, liberalizm, faşizm bir tarafta Kemalizm, laisizm, öbürü bir tarafta.Hepsi birer dindir. 
 
 
Allah nazarında dinsiz kimse yoktur. Bakın, bu tamamen insanların safsatası. Biz dini karıştırmıyoruz. Hadi oradan. Sen hak dini karıştırmıyorsun, batılı karıştırıyorsun. Yani ruhsatlı, kurallı birisi dururken merdiven altı korsan kaçak yapıyorsun. Bu bunun adı. Yok böyle bir şey. Bu bölünmez bir bütündür. Bu hakka aykırıdır, bu ilme aykırıdır, bu mantığa, vicdana aykırıdır. Halbuki tamam bu yanlış. Yanlış bir defa işletiliyor. Bu da tabi ki bazı hesaplar, kitaplar yani Allah'ın yetkisini çalmak, dini çalamıyoruz veya hak yine duruyor. Biz batılı üretsek bile hak duruyor. Ama en azından devleti çalmayalım vesair. Yani ikisi de Allah'ındır. Peki kula bir şey yok mu? Olmaz olur mu? Var. Ne geçiyor bakın bir Yaratan Allah. Öbürü nedir? Emir de onay. Yani emir verene ne denir? Amir. Amir Allah. Peki, her amirin memurları vardır. Bizler aslında  memurlarız. Din devlet bütündür. Ama ayrı olan Rab ve Abd dediğimiz. Rab; yaratan, yaşatan, yöneten. Rab; Allah. Peki abd;  O'na ibadet eden, O'nun emirlerine itaat eden, yani memur. Bizler memuruz. Amir Allah, biz emir yağdıramayız. Böyle hegemon olamayız, despotik olamayız, eşkiyalık edemeyiz. Onun için İslam kültüründe tek adamcılık, despotizm, totaliterlik yoktur. Yani bu asıl haksız yetki, gasbeden tuğyanilikte vardır. Tuğyani devlet adamlarında vardır. Onu besleyen ruhbani din adamlığında vardır.
 
 
Ne tuğyanilik, ne ruhbanilik İslam değil, İslam'dan sapmadır. İslam nedir? Rabbanilik. Bir tarafta devlet adamlarının ilahlaştırıldığı tuğyanilik, öbür tarafta din adamlarının ilahlaştırıldığı ruhbanilik. Ama hak olan Rabbanilik. Rabbani. Onun için Ribbi diyoruz. Yani o sistemde, o mekerede bir memur.  Rabbani onun daha güçlüsü yani kalfa memur. Ribbiyyün diye Kuran'da geçer ve Allah Nebisi der ki;  Nebi ne kendine ne meleklere bak çağrılacaksa Allah'tan sonra kim gelir? Nebiler, melekler. Hiçbir nebiye, kendilerine veya meleklere çağırması yakışmaz. Onlar Rabbani'ler olun der. Allah'a çağırır, Rabbi'ler olun der. Bu kadar basit. Ayet bu, akıl bu, mantık bu. Dolayısıyla bakın siz beyni ikiye ayırırsanız ölür. O beden yaşamaz ama şunu ayırabilirsiniz; beyinde bile bir düşünsel taraf vardır, bir motor amel, eylem tarafı vardır. Ha o zaman o  düşünsel  fikri yanı din, motor eylem fiil yanı da devlettir. Ama onu koparır sanız, beyni yarıdan bölmüş gibi onun hayatla, yaşamla bağdaşmaz. Böyle bir şey akıl karı değil. Ha şunu yaparsınız ne farklıdır? Başla ayaklar. Baş düşünür, tefekkür eder, emreder, ayak el yapar. Ama ayaklar baş olursa ayak ne düşünebilir? O zaman o hayat tamamen iflas anlamına gelir. Ama şu olursa beyin kendi yerinde, akıl kendi yerinde.
 
 
 Yani devlet, din Allah'a tabii. Allah'ın emirleri doğrultusunda. Memur veya el ayak hiçbir şey demek değildir. O da bir faaliyettir. Allah ona bir insiyatif bırakmış. Kural nedir? Allah'ın hüküm koymadığı noktada o anayasal değerlere, hükümlere istinaden memur da insiyatif geliştirir. Ehliyetine göre, yetkisine göre, çapına göre. Allah da bunu yaratıyor. Allah aslında bizim önümüzü açıyor. Yani sizi aşan, ehliyetinizi aşan, yetkilisi aşan, çapınızı aşan şeylere girerseniz hem kendiniz zarar görürsünüz, hem başkalarına zarar verirsiniz. Şu anda olan olay odur. İnsanlar memurluğu unutup amirliğe âmir kesiliyor, emir yağdırıyor. Ondan dolayı hem o toplumun geleceği hem de o günü ziyana uğruyor. Bugün bile ziyana uğruyor. Kaldı ki asıl ziyan gelecekte. Şu anda biz bugüne çalışmıyoruz. Bu işin asıl uzun vadeli bir yatırımı. Bu uzun vadeli bir yatırımdır. Bugün zaten hazır tüketiyoruz. Sadece tüketim paylaşım kavgası başka birşey değil. 
 
Şu anda hülasa. Ayaklar baş olmuştur, ayaklar baş olmaya kalkmıştır, isyan etmiştir. Buna kalkışma denir, darbe denir. Açık açık darbe. Hem de ilahi iktidara. Halk iktidarına bile darbe darbedir. Daha korkuncu ilahi iktidara karşı yapılan darbe bütün her şeyi bitirir. En korkunç darbe budur. Aslında bu Allah'ın külli kaderine bir şey yapamaz. Ama kendi alanlarındaki bu imtihan alanlarında kendileri iflas etmiş olurlar, darbeyle kendiler yıkılmış olurlar. Darbe suçüstü sadece kendi geleceklerini ve o toplumun geleceğini heba etmiş olurlar. Buna hiç kimsenin lüksü yok. Şu anda dönüp bakın. Bütün siyasi tartışmalar, bütün dinin ana tartışmaları bu mihvaldedir ve şu ana kadar böyle dikine bir bölmek değil de yatay bir tasnif, ayrıştırma yapan olmamıştır. Ne fikir adamı, ne ilim adamı, ne entellektüel, ne akademisyen, ne devlet adamı, ne din adamı. Şu ana kadar ben yakın takip ediyorum. Böyle bir gündem eden yoktur. Bakın din devlet ayrışmaz, Rab, abd ayrışır, amir memur ayrışır.
 
 
Amir Allah, kulları memurdur. Memurlarının arasında tabi ki derece farkı vardır. Kimisi düz memurdur, kimisi mühendistir, kimisi hekimdir, kimisi idareci dir. Şudur budur. Elbet aralarında fark vardır ama Allah'a karşı hepsi memur statüsündedir. Bu anlayış, bu idrak yerleşirse insanların bugünkü birçok şeyi düzelebilir. Ama buradaki karışıklık her şeyi karıştırır. Bu suyun başıdır, kaynağın başıdır, fikriyatın başıdır. Dinin başıdır, devletin başıdır, düşüncenin çıkış noktasıdır, kaynağıdır. Bu noktada böyle bir aydınlanma, Kur'anla nurlanma olursa işte o bireylerin ve o cemiyetin geleceği aydınlanir. Bizim aydınlık olsun inşallah. Biz bireyler olarak yaşadığımız toplum içinde, ülkemiz içinde, halkımız içinde, devlet içinde, millet içinde bunu talep eder, bunu bilir, bunu söyleriz. Çünkü tek çare, tek çözüm, tek fayda burada. Bunun dışındaki tamamen hak gittikten sonra batıldan başka ne kalır? Hasebinden. Böylesine bir karanlık zulümat ve önü görülemez. Ancak karanlık hissedilecek ve yaşanacak korkunç bir cehennemde sonlanacak bir yürüyüş. Allah muhafaza hem bizi hem ülkemizi bu düşünceden, bu yanlışlıklardan korusun. Ve doğru, adil bir düşünceye, doğru adil bir ayrıştırmaya. Hatta bir sûrede Allah Teala Allah'ın birleştirilmesini istediğini, emrettiğini ayrıştıranlar diye bahseder. Bu daha çok sıla-i rahim için falan kullanılır ama sıla-i rahim zurnanın son deliğidir. 
 
 
Asıl Allah'ın birleştirilmesini istediği nedir? Din, devlettir. Din ve devlet Allah'ın tekelinde olacak ki oraya sahip olanlar güç zehirlenmesi yaşamasın ve aynı zamanda  bölüp parçalayıp bu defa da fırkalaşma, tefrika, muhalefet, kaos, kriz olmasın. Tek ehil Allah, tek liyakatli Allah, tek hak sahibi Allah.  Bunu ayrıştırmak sıkıntı Ama tabi ki amir ile memuru, Allah'la kulunu, Rab ile abdı ayrıştırıp bunlar ayrıdır zaten ona göre davranmak adil bir davranmadır, insanlığın geleceği için faydalı bir tarzdır, tavırdır. Bütün insanlığa bizim kanalımızla inşallah bu ulaşsın, bunu yaygınlaştıralım.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol